1 Nisan 2018 Pazar

AKILCI RUHUN MAKAMI

Tarihten günümüze kadim insanların çok değer verdikleri minicik bir bedensel yapı var bugünkü satırlarımda.

Yapısal olarak ışığı seven gözlerimize benziyor.

Beynimizdeki bir iç salgı bezi aslında. Karanlığı çok seviyor. Serotonin (mutluluk hormonu) ve melatonin (bedenimizin yaşamsal faaliyetlerini sürdürmesini destekleyen hormon) hormonlarını salgılamamıza vesile oluyor.

Antik dönemlerden günümüze kadar yıllar boyunca herkesi, en çok da bilim insanlarını şaşırtmış.

Neden mi?

Çünkü gizemini hep korumuş.

‘Düşünce akışını düzenleyen büzücü kas’ tanımından tutun da; ‘master bez’ ya da ‘üstün bez’ tanımına; ‘sezginin gözü’, ‘aklın ışığı’ ya da ‘üçüncü göz’ tanımına kadar geniş bir yelpaze karşılıyor bizi; tarihin sayfaları arasında onunla ilgili bilgileri aradığımızda.

Ancak ben en çok ‘AKILCI RUHUN MAKAMI’ tanımını sevdim.

Çünkü beyinin ruhla bağlantısını açıklıyor bu tanım. Ruhumuzu birebir etkisi altına alıyor, istediği makamda ahenkle salınmasına izin veriyor.

Öyle küçük ki. Beynimizin arkasında iki lobun arasında. Başımızın boynumuzla birleştiği yere saklanmış adeta.

Gri beyaz renkli. 150-200 miligram ağırlığında. Yaklaşık 7 mm. genişliğinde. Epifiz bezi ve epifiz sapı olmak üzere iki ana bölümü var.

Kaşlarımızın arasındaki nokta ile aynı çizgide ki bu nedenle de üçüncü gözümüz olduğu kabul ediliyor.

İşte gizemini de buradan alıyor.

Milattan önceki yıllardan günümüze kadar kadim insanlar ve bilim insanları tarafından hep izlenmiş. Araştırılmış. Üstelik eski Roma ve Mısır eserlerinde şeklen de tasvir edilmiş.

Hepimiz biliyoruz ki, bilincimize söz geçiremiyoruz. Tıpkı bir robot gibi onun dediklerini yapıyoruz. Çünkü farkındalığımız yeterince açık değil.

Dolayısıyla bilim insanları sezgilerimizi, yüksek farkındalığımızı, bilinç düzeyimizi etkileyen değişimin peşinde. Yapılan araştırmalar bunun beyin dokularındaki serotonin seviyelerinden kaynaklı olduğunu belirtiyor. İşte epifiz bezimiz; bilincimizin değişik hallerinin kimyasını düzenleyen bu en güzel fiziksel ortamı oluşturmakla görevli.

Çünkü yüksek farkındalık, güçlü düşünce ve güçlü deneyimler için bize gereken hormonların kaynağı kendisinde saklı.

Tam bir serotonin merkezi.

Üstelik bu önemli rezervi basit kimyasal yollar izleyerek melatoninin üretilmesi için de kullanıyor.

Dünyaya geldiğimiz bebeklik dönemlerimizde epifiz bezi en büyük halinde. Sağa sola gülümseyen, mutlu, meraklı, keyifli, adeta dünyaya meydan okuyan en keyifli zamanlarımız. Sezgilerimiz kuvvetli, çakralarımız açık. Çünkü büyük epifiz bezimiz ürettiği çokça serotonini melatonine dönüştürüyor.

Yaklaşık yedi veya sekiz yaşlarına geldiğimizde, epifiz bezi küçülmeye başlıyor. Melatonin daha az üretiliyor. Yavaş yavaş beliren cinsel kimlikle beraber duygusal ve zihinsel karışıklıklar başlıyor. Sezgisel algı, hayal gücünün renkleri ne yazık ki azalıyor.

Daha ileri yaşlarda özellikle ergenlikte, bedenimizle beraber duygu ve düşüncelerimiz şekilleniyor. Bu arada epifiz bezimiz daha da küçülüyor.

Haliyle melatonin hormonu çok daha az üretiliyor. Serotonin artıyor. Bu durum farkındalık, hayal gücü, sezgi ve hayatla barışık hallerimizi olumsuz anlamda etkiliyor.

Ve yetişkin hale geldiğimizde üçüncü gözümüz yani sezgilerimiz neredeyse kapanmış oluyor.

Şimdilerde bu gözü açmaya, içimizdeki o çocuğun küskünlüğünü gidermeye çalışıyoruz. Yoga ve hatta meditasyonun bunun için ideal olduğunu belirtiyor uzmanlar.

Amaç epifiz bezinin yeniden aktive olması.

Düzensiz endokrin bezleri üzerinde yeniden kontrol sağlamaya çalışıyoruz. Bir anlamda beyin dokularındaki serotonin seviyelerini düşürmek istiyoruz. Güçlü bir bağışıklık sistemi, dinç ve sağlıklı bir beden için önem taşıyan melatonin hormonunun artması için artık tüm çabalarımız.

Peki bunun için neler yapmalıyız derseniz; uzmanlar birkaç öneride bulunmuş.

Florürden uzak durmak, basit meditasyon veya yoga hareketleri yapmak, kaşlarımızın tam ortasında bulunan üçüncü göz noktasına parmağımızla yapacağımız hafif bir masaj gibi.

Ne dersiniz akılcı ruhun makamını; yine ve yeniden, coşkuyla; ahenkli bir ortamda hissedip; bu sefer de biz şaşırtabilir miyiz?

Sevgiyle kalın.
Belgin ERYAVUZ

25.01.2018





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...