Var
oluşu için başka bir şeye gereksinim duymayan şey mi?
Yoksa
kendisine bir şeyin yüklenebileceği, ancak kendisinin başka bir şeye
yüklenemeyeceği şey olarak anlaşılabilir mi?
Yaratıcı
olan ama yaratılmayan mı?
Töz,
değişen yüklemlere desteklik eden değişmez gerçeklik mi?
Kendi
kendisiyle, kendi kendisinde var olan mı?
Yani
öznede değil, bağımsızca kendi içinde var olan mı?
Ne
kadar çok soru oluşuyor insanda bu kelime karşısında.
Peki
neden dersiniz?
TÖZ,
felsefenin mihenk taşlarından bir tanesi de ondan.
Kelime
anlamı olarak ‘’kök, asıl, temel, cevher’’ demek.
Evrenin
var oluşunu açıklayan yazılarda, kitaplarda karşımıza sıkça çıkıyor bu terim.
Çünkü evrenin varoluşunu açıklamaya çalışan felsefelerin ilk öğesi olarak düşünülen
varlık; DEĞİŞEN şeylerin ÖZÜNDE DEĞİŞMEDEN kaldığı varsayılan idealist bir kavram;
olarak kabul ediliyor.
Buradan
hareketle; değişen yüklemlere desteklik eden değişmez bir gerçeklik olduğunu söylemek
mümkün. Varlığı her şeyden bağımsız. Öznede
değil, sadece kendi içinde.
Diyalektik
felsefede yani, akıl yürütme yoluyla doğrulara ulaşma yolunda ise ‘özdek’
kelimesiyle eşleşmiş.
Elbette
pek çok ünlü düşünür bu kelimeyi sorgulamış, yorumlamış.
Bunlardan
İngiliz düşünürü John Lockeb’un açıklaması en anlaşılabilir olanlardan bir
tanesi.
"Niteliklerin
yalnız başkalarına var olmakta devam etmelerini kavrayamıyoruz. Zorunlu olarak
bunlara destek olan başka bir şeyin var olması gerektiğini düşünüyoruz. Destek
olan şeyin birçok nesnede bulunduğunu varsayıyoruz. İşte bu ortak desteğe TÖZ
adını veriyoruz."
Yine
de her şeyin sürekli olarak değiştiği gerçeğine ve bilimin sesine kulak
verdiğimizde; aklımızı kurcalayan yukarıdaki o soruların tam cevaplarını
alamıyoruz.
Bazı kavramlar gibi sadece kabul etmekle yetiniyoruz.
Bir
de TİN var. Evreni açıklamak için kullanılıyor. Madde dışı varlık.
Kelime
anlamı olarak ruh demek.
Ancak
felsefede yalnızca insana özgü düşünme yetisi olarak açıklanıyor. Yani kişinin
benliğini oluşturan düşünsel, duyumsal ve etik yetilerin bütünü.
Bu
iki derin anlamlı kelimeye NEFS (Nefis) kelimesini eklemeden olmaz.
Arapça
kökenli olan bu kelimeye daha bir aşinayız aslında. Bir kimsenin özü, kendisi
anlamında kullanılıyor.
İçimizdeki
manevi güç. Ruhumuzun ve kalbimizin manası. Bir başka deyişle hayati tüm
isteklerimizin merkezi.
Ne
kadar iyi şekillendirir; egodan, bencillikten uzak tutar; sevgiyle besler ve saygıyla
kullanırsak; bizi o kadar erdemli yapacağı ortada.
İyilik
yolundan beslendikçe bizi biz yapan değerlerimize değer katıyor. Maddiyat
değil, maneviyat desteği ile güç kazanıyor.
Hayatımızdaki
eksik parçaları ararken; fark edilmeyeni fark edebilmek adına; kalp sesimizle
işte bu yollardan geçiyoruz hepimiz. Tözde var oluyor, tinde kayboluyor ve
nefiste en zorlu sınavları veriyoruz.
Zorlukların
içindeyken, sesimiz kesilirken bile akışta kalmaya çabalıyoruz başarabildiğimiz
ölçüde. İşte böylesi anlarımızda özümüzden, sağduyumuzdan güç almak ilk
adımımız olsun. Olsun ki bizi kucaklayan evreni biz de hiçbir karşılık
gözetmeden kucaklamanın tadına varalım.
Bu
gücü devamlı kılmak için değil mi zaten tüm çabalarımız?
Sevgiyle
kalın.
Belgin
ERYAVUZ
05.01.2018
Kaynaklar: http://www.erdemyolu.com; https://indigodergisi; http://felsefeekibidergisi.blogspot.com.tr; http://www.felsefe.gen.tr; https://tr.wikipedia.org; https://www.turkcebilgi.org.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder