29 Ocak 2018 Pazartesi

KIRIK CAM TEORİSİnden DEĞERSİZLİK HİSSİne

Belleğimizde yaratılan algılar yeri geliyor bize öyle şeyler yaptırıyor ki… 

Normalde asla yapmayı düşünmediğimiz davranışları; değersizlik hissini gördüğümüz noktalarda uygulamakta bir sakınca görmüyoruz.

Nasıl mı? Cevabı satır aralarında hepimizi kucaklayacak.

Karşımızda yine felsefik bir teori var.

İsmi Kırık Cam Teorisi.

Amerikalı ünlü suç psikoloğu Profesör Philip Zimbardo tarafından 1969 yılında yapılan bir deney sonucunda geliştirilmiş. Yaptığı sıra dışı deneyler ve bulduğu teorilerle dünya çapında yankı uyandıran Zimbardo’nun, aynı ismi taşıyan deneyi; 

New York’da özel olarak seçilmiş iki farklı bölgede geçer.

Bölgelerden bir tanesi olan Bronx, New York eyaletinin kuzeydoğusundadır. Burada ciddi bir yoksulluk vardır. Üstelik suç oranı hayli yüksektir.

Diğer bölge olan Palo Alto ise, Kaliforniya eyaletinin Santa Clara bölgesindedir. Daha yüksek yaşam standartlarına sahiptir.

Bu iki birbirine tezat bölgeye neredeyse 10 senelik birer araba bırakılır.

Araçların plakası yoktur. Üstelik kaputları da hafif aralıktır.

Baştan sona gizli kamerayla izlenen deney bir hafta sürer.

Bronx'taki araba tam üç gün boyunca yağmalanır. Palo Alto’dakine ise tam bir hafta süresince hiç kimse dokunmaz.

Durumu izleyen profesör iki öğrencisi ile Palo Alto’ya gider. Arabanın kelebek camını elindeki çekiçle kırar. Tam o anda çevrede bulunup olayı görenler, hiç tereddüt etmeden onlara katılır. Dakikalar içinde sağlam arabada kırılmadık yer kalmaz.

Zimbardo bu deneyi ile aslında hedefine ulaşır. Tam da varsaydığı gibi; İzin verilen İLK hareketin ne denli önemli olduğunu, bir eşyada yaratılan DEĞERSİZLİK HİSSİnin insanları sorgusuz sualsiz, kötü davranmaya yönelttiğini göstermiş olur.

Aslında şiddet ve vandalizmin ayak sesleridir bunlar.

Kontrol edilemez hale gelmesi, insanların yapılan kötülüğü onaylaması ve hatta bizzat katılması hepimizi düşündürmeli bence. İyi eğitimli, rahat yaşayan insanların dahi yoldan çıkıyor olması; içimizdeki kötü eğilimlerin vahametini gösteriyor bir yandan da. Öyle değil mi?

Bilgisizlikten, en çok da sadece zevk adına; sanat eserlerine, hepimize ait ortak mallara büyük zararlar vermek, kırmak, yakmak, yıkmak buram buram şiddet kokar. Bulaşıcı bir hastalık gibi çevredeki diğer insanlara da bulaşır.

Sonuçta toplumun genelini etkiler. Bu nedenle önemsenmeli. Hepimiz tarafından umursanmalı. Gerekirse mani olunmalı. Üstü kapalı Vandalizm deyip geçmemeli diye düşünüyorum.

Tıpkı araba deneyine benzer bir deney, bu sefer New York’da belirlenen bazı binaların pencere camlarında yapılır. Tüm camları sağlam olan binanın pencerelerine kimse dokunmazken; sadece tek bir camı kırık binaların pencereleri adeta hedef tahtası haline gelir. Tek bir kırık cam; peşinden yüzlerce camın kırılmasına sebep olur.  

Buradan anladığımız gibi; yaşanan ufak tefek aksaklıkların göz ardı edilmemesi, hatta anında çözüme kavuşması; doğacak büyük problemlere mani olmada en önemli etken. Çünkü suç suçu, kaos kaosu tetikliyor.

Elbette önemli olan o ayak seslerini hiç duymamak olmalı. Tek bir hamleye, tek bir kötü davranışa ya da olguya izin vermek; ardından pek çok kötü eyleme zemin hazırlıyor çünkü.

O halde hepimize düşen en önemli görev, değersizlik hissi yaratacak ortamların oluşmasına elimizden geldiğince engel olmak.  Bizi aşan noktalarda gerekli yerlere uyarılarda bulunmak. Bencillik yapıp görmezden gelmemek.

Ben hemen her konuda olduğu gibi; bu konuda da kötümser değilim. Tıpkı dünya edebiyatının klasik isimlerinden, Rus yazar Leo Tolstoy gibi düşünüyorum.

Tolstoy, dünyada kötü insan olmadığını; hatalı davranışlarımızın kötü doğamızdan değil de; kalbimiz ve zihnimizden gelen kötü alışkanlıklardan kaynaklandığını savunur. Akıl ve sevginin ışığında alışkanlık edinmemizi öğütler. 

Ve şöyle der; 

‘’Hayat bir nimettir. Kötülük yoktur. Yalnızca bizim kişisel ve genel hatalarımız vardır ve onları düzelttiğimiz sürece mutlu olabiliriz.’’

Sevgiyle kalın.
Belgin ERYAVUZ

29.11.2017




1 yorum:

  1. Hayvanseverlere ve EKŞİ SÖZLÜK MÜHENDİSLERİNE MEKTUP
    Mühendislik harikası içi sosyal desteğinizi istiyorum.
    Çalışma Dünyayı değiştirecektir.
    Mekaniki teknolojinin üzerine çıkartacak.
    Denizden içme suyu ve elektirik üretip çevreyi koruyacak..

    Büyük sondaj kuleleri
    Sondaj kulesi Avusturalyada yapılması planlanan hava kulesini temel alır.
    1000 metre yükseklik 100 metre çap.
    Kulemiz Güneş enerjisi ile elektirik üretmez.
    Gelişmiş bir sondaj tekniği ile yerkabuğundan 200 derece ısı alarak deniz suyunu buharlaştırarak içme suyu ve elektirik üretir.
    Geliştirilmiş sondaj modeli nedir.
    Sondaj 10 metrelik borularla elmas uçla yapılır.
    Derinlik arttıkça boru eklenir. Elmas uç aşınınca tek tek borular sökülür yeni elmas uç takılır ve sondaj devam eder.
    Bu nedenle yüksek ısının bulunduğu derin yer kabuğu tabakalarına erişmek zor ve maliyetlidir. Kazı yıl sürer.
    Modelim 1000 metrelik sondaj boruları kullanır. 10 000 metrelik verimli derinliğe 10 kademede inilir.
    Üstelik tek bir sondaj kulesinden çok açı ile sondaj yaparak tek noktadan her yöne sondaj olanağı sağlar.
    Hızlı ve ucuz sondaj tekniği ile yerkabuğundan 1000 adet sondajla 10 000 metre derinlikten 200 derece ısı emilir.
    İlk önce deniz suyu buharlaştırılarak su buharı tuz ve altın elde edilir. Denizde altın var.
    Daha sonda su buharı türbinden geçerek elektirik üretir eter dolaşan radyatörlerde dolaştırılarak yoğunlaştırılır. Eter türbinde elektirik üretir son olarak kule tabanında ısısını bırakır. Kule sondaja devam ederken taban ile tavan arasındaki ısı farkı ile eleketirik üretir. Bol ve ucuz elektirik sanayi için devrim getirir. Bakır krom elektirik arkı işsizliği bitrir. Hayven severleri de unutmadım. Bol ucuz elektiriği kullanmanın şartı çalıştırılan her bir işçi için sokaktan köpek kedi beslemektir. Bitmedi mesai yok 2. 3 vardiya işçi çalıştıracaklar. Böylece işsizlik te bitecek.
    Modelimde kule içinde her 50 metrede bir 20 adet dairesel dizili tren rayı vardır. Bu raylarda karşılıklı uzanan 100 metrelik vinçler bulunur. Sondaj takımı bu vinçlere yüklüdür. 100 metre çap sayesinde sondaj borusu taban ile tavan arasında açı verilerek sondaj yapmaya olanak tanır. Bu sayede 360 derece her yöne sondaj yapılır.
    Detay ve çizimleri ayrıca sunacağım. Şimdi kamuoyu ile paylaşılmalı.
    Projem Güneşe bağlı olmadığı için 7 24 ve 50 derece sera değil 200 derece ısı kullandığından 12 kat fazla elektirik üretir. Antalya İzmir de kurulacak iki kule 24 bin mw saat Tuz gölünde kurulacak 10 kule 120 000 mw saat güç üretecektir.
    Mühendislerin destek ve eleştirilerini bekliyorum.
    Kemal beziroğlu turkbitterchocolate.blogspot.com İyi günler dilerim

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...