23 Ekim 2017 Pazartesi

110 yıl GÜLÜMSEMEK DİLE KOLAY (2/2)

Böylesi vahim bir tablonun tam ortasında ise; herkese ilham ve neşe kaynağı olan çocuklu; genç bir kadın.

Nasıl da özel bir tablo değil mi?

Kurak çöldeki masmavi bir su damlası kadar da olsa, yüreği kocaman.

Peki bunu başarırken, oğlunu tüm bu travmalardan nasıl korur dersiniz?

Orada oğluna kocaman bir tiyatro sahnesinde olduklarını hayal etmesini söyler. 
Üstelik uslu durduğunda bazı oyunlarda rol alabileceğini de sözlerine ekler. Yani oğluyla beraber bir iyimserlik oyunu oynarlar. Yaşadıkları tüm zorlayıcı şartların gelip geçici olduğuna inanırlar ve sonuçta beraberce başarırlar.

Hayata gülümseyen; hep iyi olan tarafa bakan;  kendilerine eziyet çektiren Nazilerden dahi nefret etmeyen; zor şartlara teşekkür edebilen; hayatın zor anlarında yaşamın bir hediye, nimet olduğunu asla unutmayan; her şeyden öğrenecek bilgi kırıntıları çıkaran; belki de şikayet etmeyi bilmeyen MUHTEŞEM bir kadın karşımızdaki.

Kamptan çıktıktan sonra da zorluklar devam eder. Ama asla yılmaz. Kendisine inat tam bir PESİMİST olan ikiz kız kardeşi ve oğlu ile İsrail'e taşınır.

1986 yılına kadar Kudüs Konservatuarı'nda çalışır.

Daha sonra Londra'ya geçer. Bir çello sanatçısı olan oğlunu 2001'de kaybeder. Acısını içine gömer. Hayatına devam eder. Bu arada o çok sevdiği müziğe olan tutkusunu hiç kaybetmez.

Yaşamını konu alan ve Oscar ödüllü yönetmen Malcolm Clarke tarafından belgesel olarak çekilen "The Lady in Number 6: Music Saved My Life" isimli filmi ile pek çok kişiye ilham olur.

Tam 103 yaşındayken ‘A Garden of Eden in Hell – Cehennemdeki Cennet Bahçesi’ isimli kitabını yazar. Bu kitapla dünya üzerinde daha çok kalbe ulaşmanın mutluluğunu yakalar.

107 yaşına geldiğinde bile, günde üç kez piyano egzersizi yapacak kadar dinç ve öz disipline sahiptir.

Hani böylesi hayatlardan bahsedilirken ‘Mucize Yaşamlar’ denir ya.

Hayır.

Bence o kendi mucizesini kendisi yaratmış; hem de tırnaklarıyla tutsaklığın en dip noktasındayken; savaşarak.

Umut etmekten asla vazgeçmeyen; her yeni güne mucize olarak bakan; kötülerdense iyi olanlara odaklanan; hayata karşı her zaman minnet dolu olan; şakacı, zeki, nüktedan ve hep gülümseyen bu kadını çok sevdim ben. Bir vesile ile tanışmaktan da büyük mutluluk duydum.

Ya sizler?

Hadi gelin son sözleri ona bırakalım. Her satırını kalbimizde saklayalım ve hiç unutmadan uygulamaya çalışalım. Olmaz mı?

‘’İyi ve kötü, tarih öncesi zamanlardan beri iç içeydi. Önemli olan, kötü ile nasıl başa çıktığımız, ona nasıl tepki verdiğimizdir.

Belki uzun bir yaşam sürmenin sırrı da bu.

İYİMSERLİK.

Her şeyi iyi tarafından görmek.

Başkalarına karşı nasıl davranırsanız onlar da size o şekilde davranırlar.’’

Sevgiyle kalın.
Belgin ERYAVUZ

22.08.2017

  




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...