Kendimize ve etrafımıza ne kadar zararı dokunacağını bilmeden hem de.
Nedir
mi bu baltanın anlamı?
Tahmin
edebilmeniz için birkaç Kızılderili atasözünü paylaşmak istiyorum önce.
*Komşun
hakkında hüküm vermeden önce, iki ay onun ayakkabıları ile yürü.
*Onun
ayakkabıları ile bir mil yürümediğiniz sürece bir kişiyi asla eleştirmeyin.
*Bir
başkasının kabahati hakkında konuşmadan önce, daima kendi çarığının içine bak.
*Biri
yolunuzu yargıladığı zaman, ona ayakkabılarınızı ödünç verin.
Hepsi
tek bir sözcüğü işaret ediyor değil mi?
Evet
doğru tahmin. Bildiniz.
Tepemizdeki
keskin balta… YARGI.
Hemen
hepimiz yargılıyoruz. Kendimiz dahil gözümüze kestirdiğimiz herkesi hem de. Etrafımızdaki
kişiler, hatta çok sevdiklerimiz tarafından da yargılanıyoruz.
Yani
o keskin baltayı bırakın usulca kenara koymayı, gözlerden uzakta saklamayı; her
gün keskinleştiriyoruz. Ve ne acıdır ki mutlaka canlarını acıtacak birini ya da
birilerini buluyoruz.
Üstelik
yargılandığımızda ne kadar içimizin acıdığını unutmuşçasına; karşımızdakileri
yargılarken bir an olsun düşünmüyoruz.
Peki
neden?
Yine
her zaman olduğu gibi işin kolayına kaçıyoruz galiba. Düşünmeden, empati
yapmadan, içinde bulundukları şart ve koşulları doğru dürüst anlamadan;
balıklama atılıyoruz konunun içine.
Oysaki
kendimize yapılmasını istemediğimiz bir davranışı başkasına yapmamız ne büyük
yanılsamadır. Öyle değil mi?
Önce
yargılandığımız durumda ne yapabiliriz onu düşünelim mi?
İçimiz
acıyacak orası kesin. Ancak uzmanlar, önce derin bir nefes alıp biraz geri
çekilmeyi öneriyor. Ardından söylenen her ne ise; kendi üzerimize elbise gibi
giymeye çalışmamamız gerektiğini. Yani kişisel algılamamaya çalışacağız.
Gerçeğin er geç ortaya çıkacağına inanacağız.
Hepsi
bu kadar.
Evet
kolay değil. Evet içimizi kemiren kurt rahat durmayacak. Ama olsun. Deneyerek
neler başarılmaz ki?
Şimdi
gelelim işin en zor tarafına.
Kendimize.
Biz
tepemizdeki o keskin baltayı kendimize ya da sağa sola savurmaktan, kendimizin
ya da insanların canlarını acıtmaktan ne zaman vazgeçeceğiz?
İşte
bu noktada Kızılderili sözlerini hatırlamak gerek.
O
başkalarına ait olan ayakkabılar var ya, onları düşünmek bile yeterli bence.
Yani
kendimizi o yolda yürüyen kişinin yerine koyacağız. Her şeyiyle. Tüm o şartları
fark ederek. Yol tozlu belki, göz gözü görmüyor. Ya da balçık içinde hep
ayakları kaydırıyor. Ya da öyle derin çukurlar var ki her adımda ayakları
kanatıyor. Hele bir de ayakkabılarımız o şartlara uygun değilse. Vay bizim
halimize.
Gözünüzün
önünde canlandırın istedim böylesi bir tabloyu. İşte empati yapmak böyle bir
şey. Kendimizi karşımızdakinin yerine koyarken, içinde bulunduğu her durumu ve
şartı gözlemlemek gerekiyor. Gerekiyor ki gerçeğin hakkını verelim. Minicik bir
ayrıntı bile gerçekleri farklı algılamamıza neden olabiliyor çünkü.
Hal
böyle olunca inanın bana hiç birimiz yargılama yapamayız. Haksız mıyım?
İşte
başardık bile.
Peki
ya kendi kendimize yaptıklarımız?
Öncelikle
her ne durumda olursak olalım o keskin baltayı kendimize çevirmemek gerekiyor.
Bunun tek yolu ise kendimizi sevmekten, ne kadar değerli olduğumuzu bir an önce
anlamaktan geçiyor.
Konu
ile ilgilenen yetkililer; bazı kişilerin yargılamaya daha istekli olduklarını
söylüyor. Yani onlar o keskin baltayı her gün bıkmadan usanmadan bilemekle
meşguller.
Peki
onlar kimler dersiniz?
Öz güven
eksikliği hisseden kişiler ilk baştaki sırada. Kendi eksikliklerini, hatalarını
başkalarına yükleyerek; kendilerini daha üstte tutmaya çalışıyorlar. Çünkü tek
başlarına bunu yapacak kadar cesaretleri, güvenleri yok kendilerinde.
İkinci
sırada empati yapamayanlar var ki, bence bunlar büyük bir çoğunlukta. Kendi
güçlerinin farkında değiller üstelik.
Yaşadıkları
acı deneyimlerden ders alıp, yollarına devam edecekken; acılarını içlerindeki
kin ve öfke ile besleyenler üçüncü sırada. Ancak karşısındaki de acı çektiğinde
acısını unutacaklarını sananlar bunlar.
İşte
tepemizdeki keskin balta.
Yargılar.
Yargılarımız.
Yaşattıkları
ve bizim yaşadıklarımız.
Seçim
her zaman ki gibi sadece bize ait.
Ben
o keskin baltamı bilemekten epey zaman önce vazgeçtim. Usulca kaldırıp,
gözlerden uzakta tutmayı seçiyorum şimdilerde.
Ya
sizler? Hala biliyor musunuz yoksa?
Sevgiyle
kalın.
Belgin
ERYAVUZ
22.05.2017
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder