17 Mayıs 2017 Çarşamba

HİÇBİR ŞEY (2/2)

Şems der ki; ‘’İlim üç şeydir: Zikreden dil, şükreden kalp, sabreden beden.’’

Ağzımızdan çıkanlara dikkat ederek, kalpten inanıp elimizdekilere şükrederek, aceleciliği bir yana bırakıp, sabrederek yapabiliriz bence.

Hani hep dile getiriyoruz ya, BEN olmayı bırakalım BİZ olalım diye. Henüz BİZ olamamışken, beraberce HİÇ olmayı başaranlar da var unutmayalım ki.

Tıpkı Mevlana’nın hatırlamaktan her zaman mutluluk duyduğum o hikayesinde olduğu gibi.

‘Günlerden bir gün gönül aşıklarından biri dostunun kapısını çalar. İçerden gelen sese kendisini yine kendince tanıtmaya çalışır. Ama nafile. Kapı açılmaz.

Aradan günler, aylar, hatta yıllar geçer.

Kapıdan içeriye alınmayan aşık zor günlerden geçer. Ama geçerken kendi özüne iner. Direnmeyi bırakır.

Kendini hazır hissettiğinde yeniden aynı kapıyı vurur. Yine aynı soru ile karşılaşır. 
İşte bu sefer cevabı hazırdır. Kendisinin kapı ardındaki kişi olduğunu söyler. Ve yıllar 
önce açılmayan kapı ardına kadar açılır. Çünkü bu cevapta sadece kendinden vazgeçmemiş, hiçbir şey olduğunu kabul etmiştir.’

Çoktan unuttuk karşılık beklemeden, kalpten sevmeyi.

Değer vermeyi.

Küçümsüyoruz herkesi. Yapılanları.

Kıskanıyoruz.

Tavır alıyoruz.

Sahip olduklarımızın kıymetini bilmeden yok ediyoruz kendi elimizle.

Şükür etmeyi aklımıza getirdiğimizde ancak; şaşırıyoruz ne kadar zengin olduğumuza.

Güzelliği ruhta değil bedenlerde, giysilerde, evlerde, yaşam tarzlarında arıyoruz. 
Keza mutluluğu da. Bu nedenle hep sabun köpüğü gibi yaşamlar arasında savrulup duruyoruz. Kendi kendimizi yok ediyoruz da farkında bile değiliz.

Bunun için vakit geç olmasın.

Önce BEN olmayı bırakıp BİZ olmayı seçmek; sonra da beraberce HİÇ olmak gerek.

HİÇLİK, çok derin bir kavram.

Aristo onu tarif edilemeyen diye açıklamış. Max Stirner adıyla tanınan Alman düşünür ise dile getirilemeyen.

Mesnevi’de ise HİÇ olmak HER ŞEY olmakla açıklanıyor.

Dolayısıyla hiçbir şey olduğumuzu anladığımız AN, her şeyi kucaklayacağımız AN aslında. TAM olacağımız, olgunluğa erişeceğimiz AN.

Ne diyelim, hepimize nasip olsun.

Hiçlik söz konusu olduğunda susmalı, susup düşünmeli en iyisi. Çünkü onunla ilgili dile gelecek her sözde çelişkiler eşlik edecek düşüncelere.

Belki susarsak, daha çok dinler ve kalp gözüyle dünyaya bakmayı öğrenirsek; hiçlik diyarındaki o mucizevi yaşamı fark edebiliriz.

Son sözü Mevlana’ya bırakıyorum. İnsanın değeri nedir sorusuna Hz. Mevlana’nın verdiği kısa, net ve çarpıcı cevaba bakar mısınız?

‘’İnsanın değeri aradığı ŞEYdir.’’

Dileğim o ki, kalbimizle aradıklarımız yaşamın en güzel renkleriyle bizleri kucaklasın.

Sevgiyle kalın.
Belgin ERYAVUZ

03.03.2017





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...