18 Ocak 2017 Çarşamba

HANGİSİ DOĞRU? (2/2)

Belki de aradığımız mutluluk değildi.

Farkında değiliz ama, hepimiz gerçek kimliğimizi arıyoruz. Onu bulamadığımız için sağa sola yalpalıyoruz. Hiç istemediğimiz tercihlerle, keşke’lerimizi artırıyoruz.

Oysaki kendimizi sevip tanıdıkça, şükürlerimiz çoğalacak. Bunun ilk adımı ise sevgiyle gelecek.

Aynada kendimize sevgiyle bakıp, güzel sözler fısıldamak öyle hoş ki. Ben bunu yıllardır yapıyorum.

Bedenimiz bize bahşedilen en kıymetli hediyemiz. Her bir parçamız tartışmasız önemli. Ve inanın bana; hepsi ama hepsi; sevgi ile davranmamızı bekliyor bizden. 
Eğer hala beğenmediğimiz, bize kusur gibi gelen kısımlar varsa, önce onlarla barışalım. Sonra da saçımızdan, ayaklarımıza kadar hepsini sevelim. İtinayla yaklaşalım. Özenelim. Sevgi dolu sözcüklerle dokunalım.

Peki hiç kendinizi kucakladınız mı?

Hayır mı? Peki neden?

Bu satırları okurken gülümsediğinizi biliyorum. Hatta belki de saçma geliyor size. 
Ama değil. Denemesi bedava. İki kolunuzla sımsıkı kucaklaşın kendi bedeninizle. Ne kaybedersiniz ki?

Ben bunu da yapıyorum. Ve kalbimdeki mutluluk artıyor, hissediyorum.

Bu yazdıklarım narsizm değil. O bambaşka bir alan. Burada bahsettiğim saf, masum 
bir içsel sevgi. Özgüven duygusuyla beraber içimizi sıcacık yapıyor çünkü.

Üstelik, değme ilaçlardan daha etkin bir ruh hali yakalamamız da cabası. Yine konunun uzmanları, kucaklaşmanın; ölüm korkusunu azalttığını, kalp ritmini sakinleştirdiğini, stresi yok ettiğini ve bağışıklık sistemini güçlendirdiğini belirtiyor.

Bedenimizi kucaklarken, anlatmak istediklerine de kulak verelim. Önemseyelim. Tıpkı sevdiklerimizi önemsediğimiz gibi. Vakit ayıralım. İşte o zaman ruhumuz bedenimizle dans etmeye başlayacak. Hayatın o muhteşem şarkısını duymaktan keyif alacak.

Bedenimiz sahiplenildiğini ve sevildiğini anlayacak. Bunu ruhumuzla hissetmek ise enerjimizi artıracak. Yaşama gülen gözlerle bakmamızı kolaylaştıracak.

Sonuç mu?

MUTLULUK.

Eğer bu şekilde mutluysak; ulaşamadığımız yerleri, ünvanları, gidemediğimiz ülkeleri içimiz acıyarak hatırlamayız. Tam tersine çaba gösterecek kadar enerjimiz olduğunu bilir ve pes etmeden daha çok gayret ederiz. Bu arada elimizdeki kısıtlı olsa da her şarta şükürler ederiz. Çünkü duygularımız bizimle barışık, ruhumuz dingindir. Böylece düşüncelerimiz hep pozitife odaklanır. Bu da daha çok olumluyu kendisine çeker.

Herkesin korkuyla söz ettiği bilinçaltımızla imzaladığımız mutluluk senedi hep baki kalır bu yolla. Çünkü kontrol bizim elimizdedir. Sevgiyle baktığımız bedenimizde, dingin ruhumuzda ve kalbimizdedir.

Uzmanlar, duygu ve düşüncelerimize özen gösterdiğimizde; biliçaltımızın bizi korumak için ürettiği çözümlerin, verdiği sinyallerin hep bizden yana olacağını belirtiyor. Tıpkı toprağa atılan tohumlar gibi, duygu ve düşünceler.

Sevgi dolu tohumlar yeşerip, filizlendiğinde bizi mutlu edecek pek çok meyve yolda demek değil mi sizce de?

Ben yeşerttiğimiz o ağacın dallarından sarkan kıpkırmızı elmaları görüyorum. Tıpkı masallardaki mutlu sonlar gibi. Eteğimize düşen elmaların her biri mutluluğumuz bizim. Elimizle ikram ettiğimizde de çevremizdeki herkesin.

Sevgiyle kalın.
Belgin ERYAVUZ

14.11.2016




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...