Üzerinde
biraz düşünelim istediğim bir sorum var.
Başarı,
sağlık ve iyi insan ilişkileri mi aradığımız MUTLULUğu getirir?
Yoksa
MUTLULUK mu başarı, sağlık ve iyi insan ilişkilerinin yolunu açar?
Her
iki sorunun da birbiri içinde harmanlandığının farkındayım. Keskin çizgilerle
ayırmak zor biliyorum. Ama yine de hepimizin cevabı diğerinden farklı.
Çoğumuz
mutluluğun tam tanımını bilmediğimiz için belki de; önceliği sağlığa, başarıya
ve ilişkilere veriyoruz. Bunların tamam
olması halinde mutluluk kapımızı çalacak sanıyoruz. Yani mutluluk için
bekliyoruz. Hem de bazen yıllarca.
Bir
yere kadar doğru olsa da, ben tam tersini düşünenlerdenim. Diğer taraftan
bakıyorum. Hatta tüm bunların öncesine SEVGİyi koyuyorum.
Önce
kendimizi sevmemizle başlıyor ilk adım bana göre. Kendisini seven, hem kendi iç
dünyasına hem de dışarıya sevgi dolu gözlerle, yüreğiyle bakan kişi; mutluluğu
daha çabuk yakalar diyorum. Ve o mutluluk kendi bedeninde ve ruhunda sağlık
olarak ışıldar. Başarısını ve ilişkilerini hayalleri ölçüsünde şekillendirir.
Bir
başka deyişle; sevgisiyle mutluluğu yakalayan bir kişinin daha başarılı,
sağlıklı ve iyi ilişkiler içinde olduğuna inanıyorum.
Üstelik
sadece kendisine değildir içsel mutluluğunun getirileri.
Etrafındaki
herkese etki eder.
Tıpkı
suda oluşan hareler gibi.
Bakın
Amerikalı yazar ve motivasyon uzmanı Esther Hicks ne diyor; mutlulukla ilgili;
‘‘Bir
başkasına vereceğin en güzel hediye KENDİ mutluluğundur.’’
Eğer
mutluluğumuzu; başarı, sağlık ve iyi ilişkilerin bir devamı olarak belirlersek;
o yolda ilerlerken MUHTEŞEM ANLARI kaybedeceğiz. Daha doğrusu farkında dahi
olmadan bir gayretle didinip duracağız.
Çoğumuz
bunu yapıyoruz, hadi itiraf edelim. Mutluluğun; yoldaki minicik anlarda
olduğunu göremeden; belki de üstüne basıp ezerek ötelere bakıyoruz. Diyelim ki
bir şekilde başarıyı yakaladık. İstediğimiz statüyü elde ettik. İlişkilerimiz
de fena sayılmaz. Bu arada sosyal ortamdan uzaklaştık ama olsun. Sağlığımız da
idare eder.
‘Her
şey tamam. Artık mutluluğu yakaladık.’ diyebiliyor muyuz?
Maalesef
hayır.
İç
sesimiz eksiklerimizi gözümüze gözümüze sokuyor.
‘Neden
evimiz küçük ki?’ demeye başlıyoruz birden. Ya da sağlam mobilyalarımızdan
sıkılıyor ve değiştirmek istiyoruz aniden. Gün geliyor o rutin, tıkır tıkır
işleyen hayat bizi sıkmaya başlıyor. Çevremizden uzaklaşmak kaçmak istiyoruz.
Peki
ne oldu?
Nerde
kaldı mutluluk? (devamı cevabıyla 2/2’ de)
Sevgiyle
kalın.
Belgin
ERYAVUZ
14.11.2016
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder