13 Kasım 2016 Pazar

ATAMIZIN BİLİNMEYEN YÖNLERİ (2/4)

Yıllardan 1996. Bizden hayli uzak ülkelerden bir tanesindeyiz. Haiti’de.  
Haiti Cumhurbaşkanı o sene dünyaya veda eder. Ölümünün ardından da bir vasiyet bırakır. Bugün mezar taşında yazılı olan hitabe işte o vasiyettir.

“Bütün ömrüm boyunca, Türkiye’nin lideri Mustafa Kemal ATATÜRK’ü anlamış ve uygulamış olmaktan dolayı MUTLU öldüm.”

Sevginin, saygının, hayranlığın mesafelerle ve geçen zamanla nasıl da inatlaştığını gösteriyor bu belge. Öyle değil mi?

Kalbinde derin ülke sevdasıyla Mustafa Kemal’i ağlarken tespit eden pek olmamış. 
Çanakkale’de topçu atışımızın başladığı anda döktüğü gözyaşından tarih sayfaları bahsediyor. Diğerinde ise onun insani yönüyle kucaklaşıyoruz. Çankaya’da meclise giderken selam verdiği iğde ağacının kesilmesinin ardından çocuklar gibi gözyaşı döküyor. Çünkü o memleketinin taşına, toprağına, yetişen her türlü ağacına, hayvanına, kısacası doğasına ve milletine aşık bir liderdir.

Yalova köşkündeki tarihi çınar ağacının kesilmemesi için; o zamanın zor şartlarında, sadece tramvay rayları üzerinden; köşkü tam 4 metre 80 santim öteye kaydırmayı başarır. Ve bu muhteşem çözümü bilen ne yazık ki çok az kişidir. Oysaki dünya böylesi bir güzel girişimi herkese duyurmak için neler yapmaz ki.

Bir başka örnek yine Ankara yakınlarından geliyor. Üzerinde tam 80 söğüt ağacı olan yerde dinlenmesi için bir kulübe yapılacak. Ancak o 80 ağaç önemli Atatürk için. Kesilmesini bırakın, taşınmasına bile gönülsüz. Her şeyi bırakıyor. O 80 ağacı kendi elleriyle söktürüyor. Belirlenen noktalar kendi elleriyle diktiriyor. Ardından bekliyor. Ağaçların yeni yerlerini sevdiğine, iyice tuttuğuna kanaat getirince kulübenin yapımına izin veriyor.

İnsanın bu hoş davranışlar karşısında bir değil iki kere düşünmesi gerekiyor bence.

Yine doğadayız. Bu kez sadece bataklık var önümüzde. Sivrisinekler cirit atıyor, üstelik hayvan leşleri nedeniyle kokudan durulmuyor. İşte Mustafa Kemal oraya tüm masrafını kendi cebinden olmak kaydıyla; bir orman çiftliği yaptırmak istiyor. Etrafının, ziraat mühendislerinin tüm karşı çıkmalarına rağmen kafasına koyduğunu yapıyor. Ve bu işin çok zor olduğunu söyleyenlere cevabı şöyle oluyor; ”Ben en zor olanı yapayım da siz arkamdan kolayları nasıl olsa yaparsınız.” Bu güzel işte direkt köylülerden yardım almaktan da büyük keyif duyuyor. ‘’Burada hiçbir şey yetişmez.’’ diyenleri değil, bizzat köylünün sözünü dinliyor. Sonunda ağaçlarıyla, dinlenme yerleri, oyun parklarıyla şahane bir dinlenme alanı yapılanıyor.

Sözün özü mü?

Onun için bir karış dahi olsa vatan toprağını kaderine terk etmek olmuyor.

Dünya da ‘Gazi Atatürk’ ismiyle üretilen ve satılan tek çiçek bizim de bildiğimiz kırmızı yapraklı Atatürk çiçeği. Ve dünya genelinde bir çiçeğe ismi verilen başka bir lider yok.

Bunlar küçük gibi duran, aslında bünyesinde kocaman bir yüreği saklayan bilgiler.

Şimdi diğerlerini duymaya hazır mısınız?

Yine dünya tarihinin verdiği bir sıfat var önümüzde. Başka hiçbir lider bu sıfata layık görülmemişken üstelik.

KÜLTÜR ANTROPOLOĞU.

Bünyesinde her şeyi barındırıyor bu sıfat.

Zekası ve çalışkanlığı ile eline aldığı her işten başarıyla sıyrılmasını bilen bir liderdi kendisi.

Bütün arkeoloji kazılarını başlatan, müzelerin açılmasını sağlayan kendisi. 
Düşünsenize o zor şartlarda her yere yetişmiş. Her yerde zekasının ışıltısıyla problemleri çözmüş.

Yaptığı ölçümler, hesaplar ve geceler boyu süren çalışmaları ile yılların arkeologlarına parmak ısırtmış. İlk itirazlar hep onun haklı çözümleri ile kabule dönüşmüş ve her seferinde haklı olduğu kanıtlanmış. (devamı 3/4’de)

Sevgiyle kalın.
Belgin ERYAVUZ

10.11.2016


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...