Gelin
şimdi kapalı zırhın içindeki bu değişime mercek tutalım.
Doğduğumuz
andan itibaren beynimiz hızla gelişiyor. Yeni sinir hücreleri, aralarındaki
milyonlarca sinir ağı ile giderek devleşiyor yapısı.
İki
yaşındayken beyin hücrelerindeki bağlantı sayısı; yetişkinlerden 2 kat fazla.
Üç
yaşında, devreye giren konuşma becerisi ile beynin her iki yarısı eşit gelişimine
devam ediyor.
Ancak
dört yaşında sol yarı küre konuşmada uzmanlaşıyor. Beş yaşında boyut olarak
büyümesini tamamlıyor. Ama değişime devam ediyor elbette.
On
bir yaş kritik. Neden mi? Çünkü ağların oluşum hızı düşmeye başlıyor.
Alışkanlıkların, becerilerin öne çıktığı bu dönemde, kullanılmayanlar siliniyor.
Bu sebeple çocuklara sosyal beceri ve hobi kazandırmak için bu yaşın sınır
olduğunu unutmamak gerektiğini belirtiyor uzmanlar.
Giderek
ergenliğe geçiş yapan çocukta, beynin ön bölümündeki gelişim daha hızlı.
Dolayısıyla odaklanma ve öğrenme kolaylaşıyor.
Ancak
öte yandan hormonlarla mücadele zirvede. Aşırı tepkisel ve duygusal bu dönem, gençleri
her anlamda zorlamaya başlıyor.
Peki
ne zamana kadar?
Ta
ki 25 yaşına değin.
25
yaşında beyin doğruyu yanlışı ayıracak akla, zekaya ve bilince sahip oluyor. O fırtınalı dönem son buluyor. Ortalık
sakinleşirken, aileler de rahat bir nefes alıyor.
Ancak
beynin değişimi hiç bitmiyor.
Her
yeni yaş ve dönemle beraber arı gibi çalışıyor.
Hiç
durmuyor. Ve ölene değin hücrelerini yeniliyor. Gerek duyarsa değiştiriyor.
Esnekliğini
koruyarak bize yoldaşlık ediyor.
Her
deneyim, her tecrübe, öğrendiğimiz her yeni bilgi onda yeni bağlantılar yaratıyor.
Bu
konuda yapılan deneyler hayli ilgi çekici. Örneğin Jonesboro'da en saygın
üniversitelerden biri olan Arkansas Üniversitesi’nde, yaş aralıkları 19 ile 76 olan
yetmiş erkekle yapılan araştırma.
Yaş
ilerledikçe, nöronlarımızı kaybettiğimiz bir gerçek. Beyin yapısal olarak, her
on yılda bir %2 olarak küçülüyor. Ancak uzmanların
‘beyaz beyin tabakası’ diye tabi ettiği bölümdeki hücre uzantıları artıyor.
Yani
beynimiz yaşlanmıyor. Esnekliğini koruyor ve bizler doyurdukça verdiğimiz bilgileri
adeta kapıyor. Böylece fonksiyonel olarak büyüyor.
Öğrenilen
her yeni bilgi ve tekrar; beynimizde nöronlar arası yolları kuvvetlendiriyor.
Ayrıca
ön beynimizde yer alan çok kıymetli kök hücreler ikiye bölünerek; beynimizin
acil ihtiyacı olan kısımlarına gönderiliyor. Böylece beynin hücrelerimiz
tazelenmiş de oluyor. Buna ek olarak; normal yolların arasına alternatif yollar
döşeyerek destek sağlıyor. Dahası her iki yarı küreği devreye sokarak bize
muhteşemliği yaşatıyor.
Yapılan
deneyler bunu açıkça göstermiş. Genç ve düşük performanslı beyinlere göre;
ileri yaşta ama yüksek performans gösteren beyinlerin çok daha kuvvetli olduğu saptanmış.
Bu
nedenle ben diyorum ki; ileri yaşlarda da her şeyi yapmak mümkün.
Sonuç
olarak; ruhumuzu ve bedenimizi ne kadar sağlıklı tutarsak, beynimiz de bundan
nasibini alacak elbette. Hele hele okumayı, öğrenmeyi ve başkalarına faydalı
olabilmeyi AMAÇ haline getirmişsek.
Sevgiyle
kalın.
Belgin
ERYAVUZ
01.08.2016
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder