Zihnimizde
hiç susmayan ve sürekli bizi kandırmaya çalışan onlar. Ruhumuzu ele geçirmek
için bas bas bağırıyorlar. Biz de sürekli dinlemedeyiz.
Saçma
sapan konuşan, yargılayan, eleştiren bu ses; içimizdeki en tehlikeli duygulara
can veriyor.
Öfke,
kin, nefret, kızgınlık, üzüntü oradan buradan çıkmaya başlıyor. O verimli
toprağımızdaki ayrık otlar onlar. Zararlı sarmaşıklar. Bunlardan ivedilikle
kurtulmamız şart.
Yolları
mı?
*
Kendimizin ve düşüncelerimizin FARKINDA olmak. Kalbimizi dinleyerek, seçerek
inanmak. Yani kendi düşüncelerimize karşı bile seçici olmak. Aleyhteki o nahoş
sesleri duymazdan gelmek.
*
Etrafımızdaki kişileri zarafetle dinlemek; ama körü körüne inanmamak. Anlatılanların
sadece onların doğruları olduğunu unutmamak.
Eğer
bu iki kuralı aşarsak; bilginin yani düşüncelerin sesi kesilecek. Ancak gerçek
yaşayacak. Gerçek tohumlar o bereketli toprakta kök salacak. Ağaçların
yaprakları öyle bir titreşecek ki; özlediğimiz o içsel huzuru her an duyabileceğiz.
Duygularımız
ve hislerimiz bizim en gerçek yanlarımız. Yalanlar ise duygularımızı acıtan ve
hırpalayanlar. İşte bunu fark edip hissettiğimiz anda değiştirmemiz gerek.
Gün
gelip gerçek olduğunu bildiğimiz şeylere inanmakta zorluk çekiyoruz. Yalana
inanmak kolayımıza geliyor. İşte o zamanlarda yapacağımız şey; ŞU ANA gelmek ve
fark etmek. Çünkü bu AN gerçek olan.
Bunun
yolu mu?
Kendimize
dışardan bakmak. Acı da olsa gerçeklerle yüzleşmek. Düşünceler içinde hapsolan
kendimizi özgürlüğe kavuşturmak. İnanarak, sevgiyle toprağımızı yeniden
havalandırmak. Ayrık otlardan tamamen temizlemek. Ellerimiz kanasa, güçsüz
kalsak bile pes etmemek.
Şimdi
hayat daha anlamlı. Daha özgür. Daha yaşanılası. Daha renkli. Tuvalimizde hiç
kullanmaya cesaret edemediğimiz pembeler, morlar, fuşyalar albeniyle layık
oldukları yerleri almışlar. Etrafa enerji yayıyorlar.
Don Miguel Ruiz
‘’Yaşam sürüp giden bir aşk ilişkisidir.’’ diyor.
Ne
güzel bir tanımlama. Sevgiyle yapılan o resim bizim. En büyük eserimiz.
Kendimizi sevdiğimiz saydığımız için öyle naif ve değerli ki her bir parçası.
Artık
kendimizi ve eserimizi çok seviyoruz.
Etrafımızı da
Evreni
de.
Sözün
özü algıladığımız her şeyi. Çünkü hepsi gerçek. Güneşten gelen ışınlar gibi
sevgi enerjisi içimizde. Sadece bizi değil evreni ısıtacak kadar da güçlü.
Sevgiyle
kalın.
Belgin
ERYAVUZ
30.
06. 2016
Kaynaklar:
BİLGİNİN SESİ – Don Miguel RUIZ.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder