11 Ağustos 2016 Perşembe

BİLGİNİN SESİNİ DUYDUNUZ MU? (1/2)

Zihnimizi fikirler, görüşler ve kavramlar için bereketli bir toprağa benzetir; BİLGİNİN SESİ kitabının yazarı Don Miguel Ruiz.

Başlığı bile insanın ilgisini çekiyor değil mi? Şimdiye kadar bilginin sesini duyduk mu acaba? Cevabını öğrenmek için kitabın sayfalarında yolculuğa çıkmak gerek. Hadi gelin benimle…

Hayatta en çok yalanla karşılaşıyoruz. Birisi söylüyor. Bizler de inanıyoruz hemen. Doğruluğundan kuşku duymuyoruz çoğu kez.

Sonuçta o kişinin zihnimize fırlattığı tohumu; kendi elimizle alıp toprağımıza dikiyoruz. Ve başlıyoruz üzerinde düşünmeye. Hatta paylaşmaya. İşte tohumu bir güzel de suladık. Sonuç bir anda kök saldı içimizde. Kendimiz inanıyoruz ya, başkaları da inansın diye gayretlerdeyiz artık. Oysaki doğru değil. Yanıltıyor hepimizi.

Şimdi beynimizdeki o bereketli toprakta kök salan pek çok meyveli ağacımız var. 
Görüntüleri birbirine benzer. Ama bir kısmı çok güzel, lezzetli, tatlı. Bir kısmı ise kötü, acı hatta zehirli. Yiyoruz yediriyoruz. Sonuçta doğal olarak etkileniyoruz. Ve böylece yayılıyor o yalan tohumun meyveleri. Yeni ağaçlara kök salmak için yeni topraklar ararken.

Aslında hayatta sadece gerçeğe inanmak bizi iyiliğe, sevgi ve mutluluğa taşıyor. Yalana inanmak ise kötülüğe.

Peki bizler bir yandan kötülükten kaçarken; neden yalanın, yanlışın peşindeyiz?

Doğduğumuz andan itibaren öğrendiğimiz pek çok bilgi var. Bir kısmı gerçek bir kısmı uydurma, kulaktan dolma, yalan belki de. Ama öğrendik hepsini. Öğretildi bir şekilde.

Gerçek ve yalan hamurunda yoğrulduk adeta.

Bunu fark etmeye başladığımız ANdan itibaren, yalanlardan kurtulup gerçekleri çoğaltmamız gerek.

Neye inanacağız?

Sadece gerçeklere.

Neden?

Sevgiyi, iyiliği ve huzuru yakalamak için. Bunu da imanımızla, kalp gücümüzle bulacağız.

Peki hayatta karşılaştığımız en büyük yalan nedir sizce? Hiç düşündünüz mü?

Doğduktan sonra zihnimize işleyen ve yaşam boyu yakamızı kolay kolay bırakmayan bir yalan bu.

Kusurlu olduğumuz yalanı.

Ona öyle inanıyor, inandırılıyoruz ki; olmayan kusurlarımızı mazur göstermek için tüm enerjimizi harcıyoruz. Boşa bir çaba yani.
Bu kadar net düşününce ne kadar saçma geliyor insana değil mi?  

Oysa evrendeki her şey kusursuz.

Bizler de öyleyiz.

Bunu fark edelim ki, evrenle bir ve bütün olalım. Elimizde fırçamız kendi tuvalimizi boyarken; bakış açımız nasılsa; renkler öyle seçiliyor. Öyle harmanlanıyor.

Yaşamda ustalaşmak ve kendi tuvalimizi yapmak tamamen bizim elimizde. İstediğimiz karakterleri ekleyip, istemediklerimizi en uzağa koyabiliriz. Bunun için de bilginin sesine kulak vermemiz gerek.

Yani DÜŞÜNCELERİMİZE. (devamı 2/2 ‘ de)

Sevgiyle kalın.
Belgin ERYAVUZ

30.06.2016

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...