3 Mart 2016 Perşembe

BEYNİMİZİN SAĞ YARIM KÜRESİne ALKIŞ (1/3)

Şimdiki ANdayız. Hayatı ıskalamamak için. Farkındalığımızla.

Peki bunu beynimizin hangi yarısı başarıyor dersiniz?

O gizem dolu ANları fark etmemiz sağlayan SAĞ yarım küremiz. Bu güzel detayı öğrendiğimde kocaman alkışlamak geldi içimden. Hak etmiyor mu sizce de?

Geçmiş ve gelecek, olmadık şekillerle düşüncelerimizi ele geçirmeye çalışırken; sağ yarım küremiz azimle çalışıyor. Hem de durmaksınız. Amacı bizi ŞİMDİ de tutmaya çalışmak.

Elbette geçmiş anılarımız ve gelecek düşlerimiz önemli. Bunun için beynimizin sol yarım küresine çok şey borçluyuz. Ama ŞİMDİyi ve ANı kaçırmadan. Her şey orada çünkü. Nefes aldığımız ANdayız sadece. Ne geçmişte, ne de gelecekte.

Yazıma konu olan bu değerli bilgiler çok önemli bir bilim kadınından. Öyküsü de bir o kadar çarpıcı.

Kendisi Amerikalı ünlü bir (nöroanatomist) beyin araştırmacısı.

İsmi Jill Bolte Taylor.

Erkek kardeşine konan şizofren tanısı nedeniyle, yıllar içinde şekillenmiş bu mesleğe olan ilgisi.

Hayatın garip cilvesine bakın ki; beynin sırlarına ömrünü adayan bu kadın; gün geliyor en büyük dersini yaşamına aniden çelme takan hastalığından alıyor.  

Hayat böyle işte. Pamuk ipliğine bağlı anlardayız her birimiz. Yarın mı? Kimseler bilmiyor ki. Tıpkı ünlü doktorun, bir sabah tamamen felçli uyanacağını bilmediği gibi.
Başarılı bir eğitim ve ardından süregelen başarı dolu iş kariyeri.

Araştırdıkça beynin gizemli yollarında yürümek onun için daha da anlamlı olmuş. Özellikle ağır akıl hastaları üzerine yoğunlaşmış. Sorduğu sorulara bulduğu cevaplar, ona beynin gizemini daha da sevdirmiş.

Ta ki 1996 senesinin o sabahına değin.

Her şeyin normal olduğu bir gecenin sabahına uyandığında; maalesef beyninin sol yarısında patlayan bir kan damarı karşılamış onu. Ve 4 saat gibi kısacık bir süre içinde; beyninin kendisini nasıl yarı yolda bıraktığına an be an tanık olmuş.

Düşünsenize sadece 4 saat. Artık yürüyemeyen, konuşamayan, okuyamayan, yazamayan ve hayatı ile ilgili hiçbir şey hatırlayamayan birisi haline gelmesi için yetmiş de artmış bile.

Bir doktor, bir araştırmacı, bir beyin uzmanı için hayatın korkunç bir trajedisi elbette bu yaşadıkları. Ancak daha o tükenme anlarında başlamış hayata asılmaya. Yaşadıklarını, beyninde olanları anlamaya çalışmış elinden geldiğince.

Bu sefer gözlem altına aldığı akıl hastaları yokmuş karşısında. Bizzat kendisi ile yarı hasarlı beyni ile yüzleşmiş ilk defa. Ve bu azim dolu süreç tam 8 yıl sürmüş. Bu arada öyle şeyler öğrenmiş ki yaşama dair, iyileşir iyileşmez onları kaleme almış. Hayatla mücadele sırasında baş gösteren tüm zorluklarda; gücün tamamen kendi elimizde olduğunu anlatmayı ilke edinmiş. (devamı 2/3’ de)

Sevgiyle kalın.
Belgin ERYAVUZ

14.01.2016

1 yorum:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...