11 Ocak 2016 Pazartesi

DOĞANIN GÜZELLİK ÖLÇÜSÜ

Yine bir gizem deryasının tam merkezindeyiz. Karşımızda öyle bir sayı var ki, etkilenmemek mümkün değil.

Estetiğin söz konusu olduğu her alanda bizimle aslında.

Doğadaki canlıların uzuvları bu sayıya uygunluk gösteriyor. Geçmişten günümüze uzanan antik mimari eserler bu orana göre tasarlanmış. Şimdiki bazı modern mimari eserler de bu orana uygun tasarlanıyor.

Neden mi? Çünkü uzmanlar, bu orana uygun ölçülerdeki nesnelerin ve canlıların daha estetik ve güzel göründüğü savunuyor.

Şimdi gelin bu güzel sayıya bakalım.

Ondalık sistemdeki yazılışı; 1,618 (1,618033988749894...)

Evet sayımız bu.

Evet sadece matematiksel bir kavram. Sadece irrasyonel bir sayı. Çoğumuzun bildiği sembolü ile Fi ( Φ ) sayısı.

Ancak gizemi muhteşem.

Her bir karesine hayran olduğumuz DOĞAnın GÜZELLİK ÖLÇÜSÜ aynı zamanda. İsmi de ALTIN ORAN.

Matematikte ve fizikte evrende, var oluştan bu yana bize göz kırpan yegane sayı.

Peki Altın Oran nedir?

Bir bütünün parçaları ile arasında gözlemlenen fevkalade bir uyum var. işte bu uyumun, geometrik ve sayısal oran bağıntısına ‘Altın Oran’ diyoruz.

Ünlü İtalyan matematikçi Leonardo Fibonacci tarafından 13. yüzyılda bulunmuş. Kendi adını alan sayı dizisinde çok basit bir kural var. İlk ikisi dışında; her sayı kendinden önceki iki sayının toplamı.

Ne var bunda diyeceksiniz şimdi biliyorum. Ancak bizim yüzümüz de dahil her şeyde mevcut bu oran.

Fibonacci sayıları; 0, 1, 1, 2, 3, 5, 8, 13, 21, 34, 55, 89, 144, 233, 377, 610, 987, 1597, 2584, 4181, 6765, 10946... şeklinde devam ediyor. Ve dizideki ardışık iki sayının oranı, sayılar büyüdükçe Altın Oranına yaklaşıyor.

Doğa içinde şöyle bir gezinelim ve bakalım hangi örnekler takılacak gözümüze?  

Bitkilerin filotaksi denilen yaprak diziliminde; kar tanesi kristallerinde; günebakanlarda; o masum papatya çiçeğinde; çam kozalağının girift diziliminde 1,618 oranını görüyoruz.

Evrendeki pek çok galaksinin spiral yapısında da. Örnekler o kadar çok ki. Sadece farkındalıkla bakmamız yeterli galiba.

Peki ya biz insanoğlunda var mı? Elbette.

Başımızda, bedenimizde, kollarımızda, elimizdeki parmaklarda kısacası her uzvumuzda hep 1.618 oranı var. Hatta kalp atışlarımızda, DNA sarmallarının en ve boy oranında da.

Eski Mısırlılar ve Yunanlılar tarafından keşfedildikten sonra mimaride ve sanatta çokça kullanılmış.

Mısırın meşhur piramitlerinden; Rönesans dönemi sanatçılarının tablo ve heykellerine kadar pek çok şaheser eserde var. Örnek mi?   

Leonardo da Vinci eserlerindeki mükemmelliği hep bununla yakalamış. ‘Son Yemek’ ve Mona Lisa tabloları en belirgin örneklerden.

Güneş etrafındaki gezegen yörüngelerinin eliptik yapısını keşfeden Johannes 
Kepler; Altın Oranı, geometrinin iki büyük hazinesinden biri olarak kabul etmiş.

Osmanlı döneminin en usta mimarlarından Mimar Sinan’ın Süleymaniye ve Selimiye gibi daha pek çok eserinde de bu oranı görmek mümkün.

Kısacası mükemmel olarak kabul edilen her şeyde bizimle beraber.

Madem bu gizemli sayı bir mükemmellik ölçüsü; o halde onu yaşadığımız dünyaya uyarlayalım. Ve beraberce dünyanın Altın Oran merkezine gidelim.

Ne dersiniz?

Bu yer öyle bir yerde olmalı ki; belirli noktalara olan uzaklıkları hep altın oranı yani 1,618’ i vermeli. Öyle değil mi?

Peki böylesi bir yer var mı? Evet var.

Arap yarımadasının batısındayız şimdi. Suudi Arabistan’ın Hicaz bölgesinde. İşte dünyanın merkezi tam karşımızda.

İslam dünyasının en kutsal şehri olarak kabul edilen Mekke.

Şehrin kuzey kutup noktasına olan uzaklığı 7.631,68 km. Güney kutup noktasına olan uzaklığı ise 12.348,32 km. Bu iki uzaklığın oranı ise tam tamına 1,618.

Enlem boylam haritasına göre de, doğu uzaklığı ile batı uzaklığının birbirine oranı yine aynı sayı. Kısacası tüm hesaplama sistemleri minicik yanılma payları ile hep aynı noktayı işaret ediyor.

Ama henüz bitmedi. Hani merkezin de merkezi vardır ya. İşte orası da her yıl İslam dünyasının akınına uğrayan Kabe ve Arafat dağı.

Adına Ley hatları da denilen pozitif enerji akımlarının dünya üzerindeki kesişme noktası aynı zamanda. Yani dünya genelinde pozitif enerji titreşimlerini yoğun olarak hissedeceğimiz tek yer burası. Bilimsel veriler böyle söylüyor.  

Matematikteki bu üstün tasarım sayısı; dünyamız üzerindeki en minik canlıdan en büyüğüne ve bizlere kadar her canlıda var. Belki de bu yüzden canlıları incelerken, 
yapılarına her defasında hayran oluyor; olağanüstü detayları karşısında şaşırıyoruz. 

Ben bu sayıyı çok sevdim. Çünkü bir türlü çözemediğimiz evreni ve yaşamı anlamamıza yardım ettiğini düşünüyorum.

Altın Oranımız çokça olsun dileğimle.

Sevgiyle kalın.
Belgin ERYAVUZ

20.11.2015




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...