5 Ağustos 2015 Çarşamba

EŞİK ATLATAN SAYILAR

Hayatımıza etki eden her şeyde o çok sevdiğim matematiğin gizemli izleri var. Sayılar bize öyle ipuçları veriyor ki aslında. Yeter ki araştıralım. Yeter ki istekli olup öğrenelim.

Peş peşe dizilmiş sayılar var önümüzde. Ama öyle bir AN geliyor ki, artı bir sayı daha eklenince alışılagelmiş pek çok düzen değişebiliyor. İşte eşik atlatan sayılar…







Bu önemli deneyi kitlelere ulaştıran Amerikalı bir gelişim yazarı. 

Jr.Ken Keyes. 

Kitabın ismi Yüz Maymun (The Hundred Monkey ).

Önce yapılan araştırmayı paylaşmam gerek. Böylece hafızamızda asla unutmayacağımız birkaç cümlemiz olacak çünkü. 

Deneyi gerçekleştiren ve adım adım izleyen kişi; Amerika’daki Duke Üniversitesi‘nden bir biyolog. 

Dr. Joseph Banks Rhine. 

Psişik yetenekleri inceleyen Rhine, parapsikolojinin  öncülerinden.

Gelin şimdi bu keyifli deneyin ayrıntılarına bakalım.

İsmi ‘’100 Maymun Deneyi.’’

Yıl 1952.

Bu kez Pasifik Okyanusundayız.

Yer Japonya’nın minicik adalarından Koshima.

Konunun kahramanları maymunlar. En çok da minik dişi maymun İmo. Doğal ortamlarında her türlü davranışı incelenen bu maymunlar, ‘Maçaca Fuscata’ türüne aitler.

Gün geliyor, bilim adamları maymunların yiyebilmesi için kumların içine tatlı patates bırakıyor. Bu tadı çok seven maymunlar mutlular. Ancak bir sorunları var. Üzerindeki kum nedeniyle patatesin tadını tam alamıyorlar. Yine de aç kalmamak adına yiyorlar.

Peki içlerinden İmo ne yapıyor dersiniz?

O küçük yaşına rağmen sorunlarına harika bir çözüm buluyor. Kumdan çıkardığı tatlı patatesleri, en yakın su birikintisinde yıkıyor. Böylece gerçek tada ulaşıyor. Bu güzel haberi annesine öğretiyor hemen. Ardından arkadaşlarına. Onlar da kendi annelerine.

Haberi duyan maymunlar; kumlu patatesi suda yıkayarak yemeyi alışkanlık haline getiriyor.
Ancak topluluk içindeki bazı maymunlar bunu reddediyor. Kumlu patates yemeye devam ediyor.

Bunlar kimler mi?

Bazı yetişkin maymunlar. Çünkü yeniliklere açık değiller. Hele hele çocuklardan fikir almak hiç onlara uygun değil.

Tam 6 yıl böylece geçiyor. Kabul etmeyenler bir yana, tam 99 maymun yeni sistemle beslenmeyi tamamen benimsiyor. Fakat 1958 yılının son mevsimlerine doğru herkesi şaşırtan bir olay oluyor.

Yine günlerden bir gün, tam gün doğarken 100. Maymun aralarına katılıyor. İşte o AN her şey tamamen değişiyor. Aynı günün akşamı, adadaki tüm maymunlar patateslerini yıkayarak yemeye başlıyor.

Sözün kısası 99 sayısına eklenen sadece 1 sayıyla bambaşka bir enerji ortaya çıkmış oluyor. İşte eşik atlatan sayı ve sayıların gücü. Enerjiye olan inanılmaz etkisi.

Bu güzel enerji değişimi bununla da sınırlı değil üstelik. Diğer ada sakini maymunların da bu güzel değişime hızla katılmaları bilim adamlarını iyice şaşırtıyor.

Çünkü diğer ada maymunları patates yıkama tekniğini görme şansına sahip değiller. Peki nasıl oluyor da bu değişime katılıyorlar dersiniz?

Uzmanlar bunun zihinden zihne bir aktarım olduğunu ve mesafelerin bu aşamada önemini yitirdiğini belirtiyor. Yeni bir düşünce ve davranışın, topluluk içindeki mucizevi aktarımı; değil de nedir bu?

Bu deneyde eşik atlatan sayı 100 olduğu için; deneyin ismi ‘’100. Maymun deneyi’’ olarak kayıtlara geçiyor.  

Üstelik bu ve benzer deneyler; farklı zamanlarda, değişik şekillerde tekrarlanmış. Sonuçta bilim adamları hep aynı sonuca ulaştıklarını fark etmiş. Ağustos böceklerinin ve kurbağaların aynı ritmi yakalayarak seslerini birbirlerine koordine etmeleri buna güzel bir örnek. Bitkilerin birbirleriyle titreşim yoluyla haberleştikleri de cabası.  

Eşik atlatan sayılarla aslında kritik kütle yakalanıyor bir şekilde.

Kritik kütle ne mi? Sayı belirli bir sınırı aştığı zaman; topluluğu oluşturanların aynı davranış şekline yönelmeleri. Buna sebep olan da morfogenetik yapıları, yani karakteristik özellikleri. Uzmanlar böyle açıklıyor.

Buna benzer deneyler Avustralya ve İngiltere’de insanlar arasında da yapılmış. Sonuçta hepimiz arasında görünmeyen bir enerji olduğu ve eşik sayısı yakalanırsa muhteşem değişimler olabileceği ortaya konmuş. Yani hepimiz tek başımıza önemliyiz. Gün gelip eşik sayısı atlatan kişi olmamız an meselesi.

Şimdi sıkı durun, bizlerin ancak deneylerle ulaştığı bu harika bilgiler; ilkel kabilelerde eskiden beri doyasıya yaşanıyor çünkü. Yeniden okumaya başladığım Aborjinlerin yaşamından kesitler sunan ‘’Bir Çift Yürek’’ romanındaki gibi tıpkı. Onlar ayrımcı değil, hep birleştiriciler. Huzuru kendi içlerinde yakalamayı öyle iyi biliyorlar ve doğayla öyle güzel sessiz iletişim kuruyorlar ki. Bunlar bizlerin ne yazık ki hala öğrenemediği değerler.

Burada iki nokta çok önemli bence. Bir tanesi birleşerek şahane şeyler yapabilmenin gücünü hissetmek. Diğeri ise BİRden BÜTÜNe geçmenin hazzını yaşamak.

Hepimiz tek tek çok özeliz. Çok önemliyiz. Ama asıl olan; kendimizi sevdiğimiz kadar birbirimizi saygı ve sevgiyle kucaklamak. Değer vermek ve bunu hissettirmek.

Hani hep içimizden düşündüğümüz gibi; ‘’Adam sen de, tek bir kişinin eksikliğinden ne çıkar ki?’’ dememek lazım. Gün gelir tek bir katılımla pek çok güzelliğin yolu önümüze seriliverir. Ne dersiniz? Eşik atlatan sayılar; her ne yapılıyorsa hepimize güzellikler taşısın dileğimle.

Aynı evrende BÜTÜNde çok daha güzel olduğumuzu hiç unutmayalım olmaz mı?

Sevgiyle kalın.
Belgin ERYAVUZ

10.06.2015



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...