22 Ekim 2014 Çarşamba

GÜLÜMSEYİN! MELEKLER FOTOĞRAFIMIZI ÇEKİYOR (1/2)

"Neşeli bir ruh, hayatın en kara bulutunun bile kenarlarını yaldızlar."  diyor Amerikalı folk müzik sanatçısı Woody Guthrie.

Okuyunca bile insana kendini iyi hissettiriyor. Enerjisi yüksek bir cümle çünkü.
Düşünsenize kapkara bulutlar var etrafımızda. Negatif yüklerle dolu. Yolunda gitmeyen işler, bozulan ilişkiler ve hatta gülümsemeyi unutan yüzler. Ancak neşenin o muhteşem etkisi ile hepsine sihirli dokunuşlar yapabiliyoruz istersek. Hayata, olaylara ve kişilere bakış açımızı değiştirmek adına.  

Peki, bunu korkularımız üzerinde neden denemeyelim? Nereden çıktı şimdi demeyin lütfen. Paylaştığım öykülerle korkularımıza değişik bir açıdan bakmamızı istiyorum. 
Sonunda sizler de kendinizi iyi hissedeceksiniz. Buna eminim.

Hepimiz bir şeylerden korkuyoruz. Çoğunun sebebini bilmiyoruz ya da çocukluktan gelen etkilerinin farkında değiliz. Bildiğimiz tek şey var, o da korktuğumuz.  

Yaşamımızı etkilemediği sürece önemli değil elbette ama, neden korkalım ki? Tıpkı giriş cümlesinde olduğu gibi; bakış açımızı değiştirebilmenin peşindeyim aslında ben.

Doktorlar tarafından doğal kabul edilen; şimşek ve gök gürültüsünden korkmak da işte bu korkulardan bir tanesi. Gökyüzünün bu uğultulu sesini ve aniden parlayan ışıklarını görünce; kalp atışları aniden hızlanan çok sayıda insan var. İsmine ‘hava fobisi’ deniyormuş.

Amerika Iowa Üniversitesi’nde bu konuda yapılan araştırmalarda; şimşek ve gök gürültüsü korkusunun; dördüncü sıraya yerleştiği görülmüş. Hatta sıkı durun; sırf bu sebeple yer ve bölge değiştiren insanlar bile varmış. Üstelik çok fazla sayıda insanın bu durumdan rahatsızlık duyduğu halde; bir kısmının utandıkları için durumlarını sakladıkları da belirtilmiş.

Oysa tamamen bir tabiat olayı yaşadığımız.

Gökyüzü ile yeryüzünün buluşması gibi düşünebiliriz bir anlamda.

Katmanlı bulutlar rahatlamak istiyor ve içlerindeki elektriği bu şekilde boşaltıyor. Bulutla yeryüzü arasında olabiliyor, iki bulut arasında veya tek bir bulutun içinde. Ve minicik bir dipnot; dünya genelinde saniyede 50-100 şimşek çakıyor.

İşte o anlarda dünya genelinde birileri korkuyor, kalp atışı hızlanıyor; yanındakine sığınma ihtiyacı hissediyor.

Peki, bu doğa olayını sevenler yok mu? Var elbette.

Tıpkı öykümüzdeki minicik kız çocuğu gibi.

‘’Günlerden bir gün; genç bir anne okulunun dağılma saatinde kızını almak için evden çıkar. O sırada gökyüzü kararır. Yağmur damlaları iri iri düşmeye başlar. Arabasıyla okul yoluna doğru ilerleyen anne; okul sokağının köşesinde arabasını park edip, kızını beklemeye başlar.

O sırada hava iyiden iyice bozmuş; gök gürlemeye, yağmur hızını artırmaya başlamıştır. Derken öykümüzün kahramanı sevimli kız, sırtında çantasıyla okul kapısında belirir. Etrafına bakınırken; annesinin arabasını görür ve koşmaya başlar. 

Tam o sırada kararmış gökyüzünde çakan bir şimşek ortalığı aydınlatır. Annesi kızı ıslanmadan bir an önce arabaya binsin isterken; küçük kız aniden durur. Yüzünü gökyüzüne çevirir ve gülümser. Ardından annesinin arabasına koşmaya devam eder.

Ancak bir başka şimşek daha çakar aniden. Küçük kız yağan yağmura aldırmadan yine durur. Yüzünü gökyüzüne çevirir. Ve yine kocaman gülümsedikten sonra koşmaya devam eder. Bu durum peş peşe çakan şimşekler devam ettiği sürece yol boyu tekrarlanır. Sonunda annesinin arabasına ulaşır. Kapıyı açıp oturur.

Annesi ise bu duruma bir anlam veremez. Yağmurda ıslanan; ama son derece sevinçli olan kızına; sürekli durarak neden gökyüzüne gülümsediğini sorar.  Kız ise; öyle yapması gerektiğini,  çünkü GÖKYÜZÜNDEKİ MELEKLERİN FOTOĞRAFINI çektiklerini söyler. Bu güzel cevap karşısında annesi ne mi yapar? Sadece kocaman gülümser.’’

Bundan böyle ne zaman hava bozsa, gök gürültüsü ve şimşek olsa hep bu şirin öyküyü hatırlayalım istedim ben de.

Neden mi?

Fırtınanın ortasında bile gökkuşağı yaratabiliriz de ondan. Tıpkı Alman profesör Armin Grün’un dediği gibi;

‘’Gülmek, fırtınalı gökte doğan bir gökkuşağına benzer.’’

Böylece belki de korktuğumuz bir tabiat olayını tebessümlerle izleyebiliriz bizler de.
Ne dersiniz? Ben deneyeceğim; ilk şimşekte hem de. (devamı 2/2’de)

Sevgiyle kalın.
Belgin ERYAVUZ

19.08.2014

1 yorum:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...