16 Temmuz 2011 Cumartesi

ALAÇATI'DA TATLI BİR ESİNTİ ''ROKA BAHÇE''


Ege’yi , Ege otlarını ve yeşilliklerini her zaman çok severim. Bir İstanbul’lu olarak pek bilmem, pek tanımam ama yeni lezzetlere açık olduğum için denemekten de hiç çekinmem. Üstelik her biri kendine has tat ve kokusuyla, rengiyle beni büyüler adeta. İşte bu sefer sizlere bu güzellikleri tatma fırsatı bulduğum naif bir yerden; aşık olduğum Çeşme’den; Alaçatı’daki Roka Bahçe'den söz etmek istiyorum.

Şimdiye kadar hiç yemek ve lezzet durakları üzerine yazı yazmamıştım. Ama bu güzel lezzetleri sizlerle paylaşmak için aklıma peşpeşe gelen kelimeler sabırsızlanıyor bunu fark ediyorum.

Alaçatı’yı bilenler bilir; pembenin, mavinin, eflatunun en güzel renkleri ile bezeli evleri arasında sıra sıra dizilmiş pek çok lokanta vardır. Hemen hepsi de yol üstüne attığı şirin sandalye ve masaları ile geceleri Alaçatı’yı apayrı bir havaya sokar. İşte sizinle paylaşmak istediğim mekan da böyle bir yerde. Kendi halinde, sade ama şık, sevimli, tertemiz bir yer. Çalışanları son derece nazik ve cana yakın, müşterinin halinden anlayan  ve seveceği lezzetleri hemen sunuma hazır hale getiren kişiler.

Muhteşem bir deniz sonrası acıkan midenizi keyifle doyuracağınız, her bir lezzetinden mutluluk duyacağınız çok özenle hazırlanmış bir de menüsü var. Size kalan bu menüden seçiminizi yapmak ve o doyumsuz tatların önce damağınızla  sonra da  midenizle buluşmasını sağlamak.

Mehmet Yaşin’in çok sevdiğim tabiri ile ''damak çatlatan lezzetleri'' sizi karşılamaya hazır. Pekiyi ya siz?

Başlangıç olarak, masanıza getirilen kırma zeytin ve kurutulmuş domatesin birlikteliğine eşlik eden özel sızma zeytinyağı ve taptaze ekmekler karşılar sizi.  Zeytinyağı ile buluşan esmer ekmeğin lezzetli tadı damağınızı şenlendirirken, her bir lokma güneşin kuruttuğu cildinize merhem gibi gelir. Kırma zeytinler ağzınızda lezzetle açılıp yayılırken, hücrelerinizin adeta yenilendiğini hissedersiniz. O anda yediklerinizin kalorisini düşünmeden yemenin özgürlüğünü ve tadını çıkarırsınız.

Roka Bahçe'nin bu güzel karşılaması ardından; menüden seçeceğiniz her bir yemeğin, özenli sunuş ve farklı lezzetleri ile sizin kalbinizi kazanacağından şüpheniz olmasın. İşte bizim denediklerimizden bir kaçı…

Her bir kaşıkta içinizin ateşini söndüren, körpe kuzu kulaklarının eşlik ettiği yoğurtlu spesiyali; lor peynirine eşlik eden yemyeşil ege otları ile doldurulmuş ve hafifçe kızartılmış kabak çiçeği dolması; yine ege otları harmanı ile zenginleştirilip doldurulmuş ızgara kalamar dolması ve elbette kimyonun yakıcı tadını tüm hücrelerinde barındıran nefis domates soslu ahtapot güveç. Bizim favorimiz ahtapot güveç oldu, hayatımızda yediğimiz en lezzetli ahtapottu diyebilirim.

Ardından ızgara Ege balıklarından biz tercihimizi levrekten yana kullandık. Tam kıvamında pişirilen ve özenle hazırlanmış tabaklardan midemize inmek için sabırsızlanan taptaze balığın tadını çok beğendik.


Sakızlı Türk kahvesi ve ona eşlik eden limon dilimli buz gibi bir bardak su ile finali yapmak ise son derece yerinde bir karar oldu. Önerilen tatlılarda aklımız kalmadı değil ama, onu da denemek üzere bir sonraki sefere bıraktık.

Yüzümüzde tebessüm, saçlarımızda Alaçatı esintisi ile bu hoş mekanı terk ederken; arada sırada insanın kendisini ve sevdiklerini böyle şımartması gerektiğini düşünmeden edemiyorum.

Teşekkürler Roka bahçe, teşekkürler Alaçatı ve teşekkürler aşığı olduğum Çeşme. Gün gelir aynı durakta buluşursak eğer; benden selam söyleyin Ege’nin tüm yeşilliklerine, güzel lezzetlerine ve Çeşme aşıkları…

Sevgiyle kalın.
Belgin ERYAVUZ

21.06.2011

1 yorum:

  1. alaçatıya inşallah gelecek sene ot festivalinde gitmeyi çok istiyorum hayırlısı : )

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...