23 Mayıs 2011 Pazartesi

HAYATIN EN GÜZEL PAYLAŞIMI – DERTLEŞMEK elbette DOSTLARLA




İnsanların yoğun hayat stresi içinde ihtiyaç duyduğu en doğal davranış şekli bence.

Dertleşmek…

Üzüntülerini, kederlerini, korkularını, hatta sırlarını hiç tereddüt etmeden bir solukta anlatabilmek.

Sevgisini, gözlerindeki ışıltıyı, kalbinin hassaslığını, yüzündeki tebessümü 
hissettirebilmek.

Güven duymak.

Varlığına, yanında, yakınında, kalbinde olduğuna her defasında teşekkür etmek.

Sırf bu yüzden çok şanslı olduğunu hissetmek.

Hatta giderek artan sevgisinin nazarlara geleceğinden korkmak.

Peki ama kiminle ya da kimlerle?

İşte buna hiç tereddüt etmeden kolayca cevap verebiliyorsanız ve o anda yüzünüze tatlı bir tebessüm eşlik ediyorsa ne mutlu sizlere!

‘’Dertleşmek; birine derdini anlatmak değil, iki kişinin karşılıklı olarak birbirlerine dertlerini anlatıp bu yolla dertlerini hafifletmeye, ruhlarını sağaltmaya çalışmaları demek değil midir?’’ diye özetliyor Feyza Hepçilingirler ‘’Yıldızların Suya Döküldüğü’’ isimli Türkçe günlükleri kitabında.

Yıldız Moran’ın ‘’Eşanlamlı Sözcükler ve Karşı Anlamları’’ sözlüğünde ise şöyle bir tarif var: Dertleşmek; akıl danışmak, çene çalmak, görüşmek, halleşmek, hasbihal etmek, hoşbeş etmek, laflamak, muhabbet etmek, sohbet etmek, söyleşmek.

Hayatın bu özel ve keyifli paylaşımını çok iyi anlaştığımız, sevdiğimiz dostlarımızla, arkadaşlarımızla, hayatımızdaki o özel insanlarla yaptığımızda; tüm yüklerimizden, tüm sıkıntılarımızdan arınıyor, etrafımızda olup bitene daha bir duyarlı yaklaşıyor, güzelliklerin daha bir farkına varıyor, kısacası hayatı daha çok seviyoruz. Öyle değil mi?

Hemcinslerimiz ya da karşı cinslerimiz olsun hiç fark etmez. Yeter ki karşımızda bizi biz olduğumuz için seven, değişmemizi beklemeyen ve aradaki mesafeler ne kadar uzak olursa olsun kalbindeki sıcaklığı, sevgisinin tınılarını hissettiren  arkadaşlarımız olsun. Sayılarının çok olması da gerekmez. Elini elinizden, yüreğini yüreğinizden eksik etmeyen bir iki tane sıcacık kalp bulunsun yanınızda yörenizde, sırtınız kolay kolay yere gelmez. Bilirsiniz ki en zor anlarınızda onlar hep yanı başınızda olacaklar. En mutlu zamanlarınızda sizinle birlikte sevinip, mutluluğunuzu kat be kat artıracaklar. Kederli anlarınızı ve gözyaşlarınızı ise bir sünger misali içlerine çekerek sizi hafifletecekler.

İşte bu yüzden dertleşme ihtiyacı hissettiğimiz o naif anlarımızda bizi biz olduğumuz için seven gerçek dostlar, sıcacık kalpler aranır. Çünkü dostluk, Emre Kongar’ın ‘’Kızlarıma Mektuplar’’ isimli romanında belirttiği gibi aslında ‘’yaşam boyu en zor yakalanan ilişkidir. Başkalarıyla, onların size hissettikleri dostluk duygusuna aynı biçimde karşılık verildiğinde geliştirilen bir ilişkidir. Karşılıklı sevgiye, saygıya ve güvene dayalı dostluk ilişkisi yılların geçmesi ile insanların birbirlerini tanıması ve tartmasıyla oluşan güven duygusu etrafında meydana gelir.’’ Ne kadar doğru.

Belki de bu yüzden kalıcı dostluklar kolay bulunmuyor ve etrafımızdaki arkadaşlarımızın sayısı çok olsa da gerçek dostum diyebileceklerimizin sayısı bir elin parmaklarına dahi yetişemiyor. Çünkü dostluk emek istiyor, geniş bir kalp ve sonsuz bir sevgi ile anlayış bekliyor.

Yalnızlığınıza merhem gibi gelen, yürek sızılarınızı alan gerçek dostlarınız, buram buram sevgi kokan bakışları ile gönüllerinizde rengarenk çiçekler açtırır. İçinizin pozitif enerji ile dolmasını sağlar, sadece varlıkları bile içinizi çoşturmaya, gününüzün güzel geçmesine sebeptir.

Bir dostla paylaşılan birkaç saatin tadı, lezzeti öyle güzeldir ki bu güzellik tüm gününüze yansır. İçtiğiniz çayın ya da kahvenin tadı damağınızda, yaptığınız sohbetlerin tınıları kulaklarınızdayken; yüzünüze gelip yerleşen çocuksu tebessümle kendinizi bir terapi seansından çıkmış kadar dingin ve huzurlu hissedersiniz.

Aranızda bir kıskançlık, bir çekememezlik, bir haset olmadığı için her şeyinizi paylaşırsınız cesurca. Paylaştıkça çoşar, çağlarsınız karşılıklı. O birliktelik saatleri hiç bitmesin istersiniz. Ayrılık saati yaklaştığında bir sonraki sohbeti çoktan  özlemeye başladığınızı fark edersiniz.

Gelin bu noktada Gretchen Rubin’in ‘’Mutluluk Projesi’’ isimli eserine ve aldığı notlara göz atalım.

*Araştırmalar önemli bir konu üzerinde konuşabileceğiniz beş ya da daha fazla arkadaşınız varsa, kendiniz ‘’çok mutlu’’ olarak tanımlama olasılığınızın yükseldiğini gösterir.

*Dostlarla güzel ilişkiler insanların moralini yükseltir.

*İnsanların samimi ve uzun vadeli ilişkilere ihtiyacı vardır; başkalarına içinizi dökebilmeniz, bir şeylere, bir yerlere ait olmanız gerekir.

*Sosyal bir ağ inşa etmekte olduğunuzu hissetmek size enerji ve rahatlık verir.

*‘’Yirmi dört erdemden yaşam tatminini  en iyi öngörenlerinin kişiler arasında yaşananlar ‘’ olduğunu gösteren çalışmalar pozitif psikolojinin süper starları olarak anılan Ed Diener ile Martin Seligman tarafından ortaya çıkarılmıştır.

*Yine aynı anlamda Epikuros şöyle der; ‘’Bilgeliğin kişiye tüm yaşamını mutluluk içinde sürdürmesi için sağladığı şeylerin arasında en büyüğü şüphesiz ki dostluğa sahip olmaktır.’’

Son sözü  Emre Kalcı’ nın ‘’ Her Mektubu Görülmüştür ‘’ isimli romanından birkaç satırla yapalım mı? ‘’Yeryüzünde bir kalbe yaklaşmanın, gökyüzünde bir yıldıza ulaşmaktan daha sahici olduğunu düşündüm hep, elimdekine hep bu yüzden sıkı sıkı tutundum...’’

Size de sıkı sıkı tutunacağınız ve ömür boyu kaybetmeyeceğiniz dostluklar ve onlarla keyifli sohbetler  diliyorum. Bu keyifli paylaşımlarda yüzünüzdeki tebessüm hiç eksik olmasın.

Sevgiyle kalın.
Belgin ERYAVUZ

01.05.2010

3 yorum:

  1. Belgin Abla, yazınız için teşekkürler...

    Dertleşmek.. Yaşamın en güzel durumudur. Bazen öye daralırız ki, sohbet edecek, dertleşecek birilerini ararız.. Dostlarımızla öyle sohbete dalarız ki, bazen zamanın nasıl geçtiğinin farkına varmayız, dertleşiriz.. o zaman bile kısa gelir, hayatta daha konuşacak çok şeylerin olduğunu görürüz.. Derler ya Bir kahvenin kırk yıllık hatrı vardır diye.. Kahvelerimizi yudumlarken o sımsıcak dostlarımızdan çıkan her kelime bizde bir mutluluk, sevinç hissi uyandırır, o günün streesi bile yok olur.. Bir gülümseme bile bize yeter.. Yalnızlığımızı unutturur bize..

    Bazen başkalarına söyleyemediğimiz dertlerimizi dostlarımıza açarız, ve onu dinleriz.. Dertleşmek hayatın güzel ve anlamlı bir parçasıdır.

    "İyi dostu olanın aynaya gereksinimi yoktur." Mevlana

    Yazınız için tekrar teşekkürler.. Her zaman dertleşeceğimiz dostlarımızın olması dileklerim ile..

    Sevgiler..

    Murat ARSLAN

    YanıtlaSil
  2. Yazınız için teşekkürler!

    Kitabımı okursanız çok mutlu olurum:

    dertleşmeler-miraç alper akpınar

    YanıtlaSil
  3. Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...