19 Şubat 2011 Cumartesi

HEP BAŞKASINDAN BEKLEMEK


Hep başkalarından bir şeyler beklemek. İlk adımı atarken hep zorlanmak ve öncelikle diğerlerinin harekete geçmesini beklemek… Yolda yürürken ilk selamı, ilk tebessümü, sabahsa ilk günaydını, ilk merhabayı hep içimizde saklamak. Onlar vermezse umursamadan geçip gitmek. Üstelik ne kadar duyarsız olduklarını düşünmek…

İkili ilişkilerde, arkadaşlıklarda, dostluklarda ya da evliliklerde aradaki sevgiye, saygıya sadık kalmalarını beklemek, ama aynı titizliği, aynı hassasiyeti göstermeden yaşamak…

Kendi mutsuzluğumuzu dahi başkalarına yüklemek, mutluluğu onlardan beklemek; sadece kendi içimizde olduğunu fark etmeden hayatı ıskalamak…

Kolaycılığa kaçmak, kendimize veremediğimiz şeyleri başkalarından bekleyerek çelişkiye düştüğümüzün farkında olamamak…

Aslında ne kadar önemli. Hem kendi içimizde daha dingin, hem de çevremizdeki insanlarla daha uyumlu ve mutlu yaşamamızı etkileyen bir davranış biçimi. Yaşamın koşturması içindeyken fark etmesek de, şöyle bir durup düşündüğümüzde ne çok şeyi başkalarından beklediğimizi, bizim ise ne kadar az şey yaptığımızı görüyor insan.

Birinden bir şey isterken, bir şey beklerken kendi yaptıklarımızı ve yapamadıklarımızı düşünebilsek önce. 

Kendimizin uygulayamadığı bir şeyi başkasından istemenin insafsızlık olduğunu unutmadan… Yani  insanlardan beklentilerimizle, kendi yaptıklarımız farklılıklar göstermese. Oysa ki bizler genelde politik davranıyor, zaman zaman yalana baş vuruyor ve nedense taşı hep kendimize taraf yontuyoruz. Peki bunu neden yapıyoruz?

İnandığımız ve dile getirdiğimiz pek çok şeyi neden önce kendimizde görmeyi denemiyoruz? Bu şekliyle isteklerimizde tamamen haklı olacağımız gerçeğini de mi unutuyoruz?

İşin hep kolayına kaçmak, olayları hep kendi menfaatlerimize göre yorumlamak; işimize daha kolay geldiği, menfaatlerimiz bizi buna yönlendirdiği için olmasın sakın?

Elbette herkes kendinden sorumludur. Herkesin bir kapasitesi ve olaylara yaklaşım biçimi vardır. Herkesten her şeyi aynı şeklide başarmasını beklemek aşırı iyimserlik olur ancak; bazı değerler vardır ki bunlar toplum içinde yaşayan herkeste mutlaka olmalıdır.

Örneğin dürüstlük en büyük olgulardan biridir. Ancak siz dürüst değilseniz karşınızdaki insanlardan dürüst olmalarını nasıl beklersiniz? Siz hep yalana başvurup, beyaz yalan komedisinin içinde yaşamayı kendinize ilke edinmişken; insanlardan doğru sözler beklemek olur mu?

Kendini bilmenin, kendi değerlerinin ve özelliklerinin farkında olmanın sonucunda beklentilerimizi sınırlandırmalıyız. Sahip olamadığımız, üstelik sahip olmak için gayret dahi göstermediğimiz bir takım meziyetleri başkalarından istemek bencillik değil mi?   

Toplumda yalnız yaşamadığımız gerçeğinden hareketle; gelin hepimiz kendi çapımızda ve gücümüz oranında katkı sağlamaya çalışalım yaşama. Gerektiği an ve zamanlarda suskun kalarak, gerektiği yerlerde bir değil defalarca düşünerek ama korkmadan, cesaretle paylaşalım hayatın zorluklarını da mutluluklarını da. Hep birlikte el ele.

Sevgiyle kalın
Belgin ERYAVUZ

26.04.2007

1 yorum:

  1. Belgin Abla Teşekkürler..

    Evet herşeyi başkasından bekliyoruz. Bir sabah günaydın demek bu kadar mı zor. Hep ilk sözü başkalarından beklemek. Ben her zaman günaydın, nasılsınız demeyi severim. Çünkü karşınızdaki de mutlu olur, siz de mutlu olursunuz. Mesela bazen oluyor ki karşımızdaki bize ilk selamı veren kişi oluyor.

    Her zaman işin kolayına kaçmamamız lazım. İş hayatında, gündelik yaşamda herşeyi başkasından beklememek lazım. Kendi dünyamıza soralım bakalım. Neden ben hep ilkleri başkalarından bekliyorum diye.

    Her zaman başkalarını da düşünerek, ve de sıcak bir gülümsemeyle Günaydın herkese:))

    Sevgilerimle,

    Murat Arslan

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...