21 Ağustos 2010 Cumartesi

KÖTÜYÜM BEN



Egoları alabildiğine şişken, aynalara baktığında kendi güzelliğinden başka güzellik görmeyen, sadece kendini düşünen biriyim. Dünya benim eksenim etrafında dönüyor, çevremdeki hiç kimse umurumda değil. Varsa yoksa ben. Kimseyi sevmiyorum. Ama herkes beni sevsin, bana her zaman hayran olsun istiyorum. Sadece beyaz değil, pembe değil kara yalanlar söylüyorum. Zengin olmak uğruna insanları harcamaktan, onlara iftira atmaktan, sırtlarına basıp yükselmekten hiç gocunmuyorum. Kendi çıkarlarım uğruna çevremdekileri bir kalemde silmeye hazırım, en çok sevdiklerimi bile.

Beni sevmeyeni sevmiyorum. Karşılıksız sevgiye hiç inanmıyorum. Kültür, görgü, terbiye, nezaket, naiflik , bunlarla hiç ilgilenmiyorum. Dünya krizdeymiş, insanlar açmış, parasızmış, işsizmiş… Bana ne! Ben tokum ya. En güzel eşyalar bende olmalı, en pahalı evler, en lüks arabalar, en kaliteli, marka kıyafetler… Sadece benim olmalı. Dünyanın en zengin insanlarından biri ben olmalıyım. Sabah Paris’te uyanıp, akşam Capri adasında güneşi batırmalıyım. Ertesi gün okyanuslara yelken açmalıyım.

Çünkü ben çok güzelim, akıllıyım, hepsinden önemlisi her şeyin en güzelini, en çoğunu ben hak ediyorum. Etrafım hep zengin ve güzel insanlarla dolu olmalı. Keyfimi kaçıracak beni üzecek, engelleyecek kişilere tahammül dahi edemem.
Ne yapayım kötüyüm ben. Kötülük benim içimde. Ben diyorum, ben diyorum da başka hiçbir şey demiyorum. Kimse umurumda değil, arkadaşlarım zorda olsa yardımlarına koşmam. Sevinçlerini, üzüntülerini asla paylaşmam. Çünkü onları hep kıskanırım. Küçükle, azla yetinmeyi bilmem, her şey çok, daha çok olmalı, gözüm doymalı.

Ne yapayım arsızım ben, arsız. Elimdekileri paylaşmak mı? Paylaşmak nedir hiç bilmem, hiç de işim olmaz.

Aklım hep hainliklere çalışır, kime nasıl çelme atar, kimi nasıl dibe çeker ve ben daha ne kadar yükseklere çıkarım hep onun hesabını yaparım. Fesatlıklar tam bana göre. Başkalarının arkasından konuşmak, dedikodu yapıp, haklı haksız insanları eleştirmek, yargılamak en büyük zevkim.

Teşekkür etmeyi hiç bilmem. Minnet duymak, kıymet bilmek, iltifat etmek, takdir sözleri söylemek ne kadar basit ve sıradan davranışlar; hiçbiriyle işim olmaz.

Yok, yok hayır bu bir kabus olmalı. Tüm bunları düşünen, yapan biri insan olmamalı. Başkaları ile paylaşımda bulunmadan, onlar için bir şeyler yapmadan, karşılıksız sevmeden, yardım etmeden, üzüntüleri paylaşmadan, sevinçlere ortak olunmadan nasıl yaşanır, nasıl mutlu olunur hiç bilemiyorum ve bu satırların ağırlığı karşısında sadece bir benzetme, bir varsayım yaptığım halde çok zorlanıyorum.

Dünya bu kadar kötü insanı hak etmiyor. Dünya bu kadar kendini düşünen, bu kadar bencil, bu kadar arsız ve doyumsuz insana yer vermeyecek kadar küçük aslında. Kim böylesi insanlarla burun buruna, yan yana yaşamak ister ki? Hiçbirimiz elbette, ama gelin görün ki bu sıfatlara sahip insanlar hep bizlerle beraber, hep içimizde. Her biri yüzüne taktığı sahte maskenin arkasına saklanmış bir halde. Kimimiz iş yerinde, kimimiz çevremizde, ne yazı ki kimimiz de kendi ailemiz içinde, arkadaş ya da dost meclisinde karşılaşıyoruz onlarla. İçlerindeki kötülüğü ise ancak canımız yandığında anlıyoruz. Ve ne yazıktır ki yüzerlindeki sahte maskeleri düşürmeye gücümüz dahi yetmiyor.

Son söz olarak yine de, evet yine de ben insanların merhametli, duygu dolu, düşünceli, zarif, sevgi çağlayan kalpleri olmadan yaşayamayacaklarına inanmak istiyorum, hem de tüm kalbimle…

Ya siz, siz de bana katılır mısınız?

Sevgiyle kalın.

Belgin ERYAVUZ
21.06.2009

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...