21 Nisan 2010 Çarşamba

ANNE BABA DUYUN SESİMİ…



Kafam çok karışık bu aralar. Ailemin beni çok sevdiklerini söylemelerini, hem de bunu gereğinden sık yapmalarını bir türlü anlayamıyorum. Annemin babamla ilgili tek iyi şeyi beni ona kazandırmış olmasıymış. Babamın annemle ilgili söylediği tek iyi şey yine aynı, benim gibi güzel bir çocuğu ona vermiş olmasıymış.

Neden böyle düşündüklerini anlamam mümkün değil; çünkü ben onlar için her zaman bir sorun, bir endişe kaynağıyım. Kurulu bir makine gibi oraya bırakılıp şuradan alınması gereken ama her zaman sorun yaratan biriyim.

Bir arkadaşım var, babasını hiç görmüyor ve bana ondan daha şanslı olduğumu söylüyor. Bir diğeri ise ailesinin sürekli kavga ettiğini, ikimizin de ondan daha şanslı olduğunu söylüyor. Bir başkası ise yanında kaldığı amcasından yediği dayaklar yüzünden bir kolunu kullanamıyor ve ondan daha sağlıklı olduğum için bana imrenerek bakıyor. Kendi ailemle yaşadıklarım bir yana çevremde gördüğüm tüm bu örnekler kafamı çok karıştırıyor ve yalnızlığımı bir kat daha artırıyor.

Kimse bana mutlu olup olmadığımı sormuyor. Sadece beni mutlu edeceklerini sandıkları bir yığın gereksiz şey yapıyor ve sonunda benden teşekkür bekliyorlar. Oysaki ben bunların hiç birini istemiyorum ki… Biliyor musunuz ben oradan oraya sürüklenen, bir kolundan annenin, diğer kolundan babanın çektiği şaşkın bir çocuğum… beni sevdiğini söyleyenler aslında yanımda değiller. Benim duygularımdan, benim hissettiklerimden, geceleri yastığıma döktüğüm göz yaşlarından habersizler.

Benim beklediğim sakin, huzur dolu, kavgasız, sevgiyle kurulmuş bir aile ve o aileyi aile yapan sıcacık bir anne ile anlayışlı sevecen bir baba. Annemin söylenerek değil, sevgiyle pişirdiği yemekleri yemek istiyorum ben. Babamın eve gelişlerinde gözlerinden okunan kızgınlık ve öfke yerine şefkatinin yumuşacık ışıltılarıyla sarılmak istiyorum ben.

Biliyorum annemi ve babamı seçme şansım yoktu benim, ama annemle babam bir çocuğa bakma cesaretine ve yürekliliğine sahip değilken beni neden dünyaya getirdiler ki? İşte bunu anlayamıyorum. Birde annemin babamı, babamın ise annemi kötüleyen, aşağılayan, nefret ve kin dolu sözlerini… Sonuçta ben her ikisine de sahibim ve onlardan ayrı yaşasam da bağlarımı koparma durumum yok. O halde böylesi kötülemeleri benim de kabul etmemi beklemeleri ne büyük bir yanlışlık aslında.

Düşünüyorum da onlar beni, benim onları düşündüğüm kadar düşünmüyorlar. Eğer tersi olsaydı her şey çok farklı olurdu zaten. Bende başka mutlu çocuklar gibi sevgiyle büyüme şansını yakalardım belki kimbilir.

Bir anne baba çocuk sahibi olduktan sonra daha uyumlu, daha sevgi dolu olmalılar bence. Kendilerini değil, öncelikle çocuklarını düşünmeleri gerektiğini daha çocuk yapmaya karar verdiklerinde bilmeliler. Çocukların, ruhları sevgi ile doyurulacak en nadide çiçekler olduğunu unutmadan. Susuz kalmaya, terk edilmeye, sevgisizliğe hangimiz dayanabiliriz ki kolay kolay?

Kafamı karıştıran bir soru daha. Anne babalar çocuklarını neden anlamazlar? Oysa ki onlarda bir zamanlar çocuktular ve onlarda anne babaları ile beraber bir yuvada büyümüşlerdi. Evet belki bir kısmı mutsuzdu, belki bir kısmı anne yada baba özlemi çekmişti, belki de kavgalarına, dayaklarına tanık olmuşlardı ama tüm bu değerleri çok iyi biliyorlardı. O halde şimdi çocuk sahibi olduklarında, anne baba sorumluluğunu yüklendiklerinde ne değişti? Üstelik geçmişte yaşadıkları ve eğer varsa acı tecrübelerin onlara doğru anlamda yol göstermesi gerekmez mi? Kendi başlarına gelen acı ve üzücü olayların kendi çocuklarının başına gelmemesi için uğraşmaları, bu anlamda çaba göstermeleri çok daha güzel değil mi?

Biliyorum, tüm bu sözlerimle beni büyümüşte küçülmüş biri gibi algılıyorsunuz. Yok yok sadece vaktinden önce olgunlaştım ben, çocukluğumu yaşayamadan bir anda büyüdüm. Aslında bir anlamda buna mecbur kaldım galiba. Çünkü benden yaşça ve tecrübe olarak çok daha büyük olsalar da, annemle babamın yaptığı çocuklukları görünce belki de çocuk olmak istemedim bilemiyorum.

Anne baba duyun sesimi ne olur! Bakın ben buradayım, sizin kanınızdan sizin canınızdanım. Kalbimde ikiniz içinde öyle büyük bir yer var ki… Boş kalmasına izin vermeyin. Sevginizle şımartın beni, ilginizle, yakınlığınızla… aldığınız pahalı oyuncaklarla değil. Hafta sonları götürdüğünüz lüks lokantalar yerine sıcacık evimizde bir tas sıcacık çorba içmeye razıyım ben. Yeter ki siz olun yanımda gerçek anlamda, yeter ki sevginizi göreyim gözlerinizde, sık sık saate bakan bakışlarınız yerine.

Bitmeyen işlerinize verdiğiniz önem ve harcadığınız zamanın yarısına bile razıyım. Yeter ki içten olsun davranışlarınız bana karşı, sevgi koksun sarılmalarınız.

Minicik ellerimi uzattım ellerinize… Ne olur tutun onları sevgiyle.

Belgin ERYAVUZ
23.07.2007

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...