24 Eylül 2009 Perşembe

Bu Sonbahar Gülümse!..


Her sonbaharın aksine; bu sonbahar mutluluk mevsimi olsun hepimiz için. Hüzünlere, gözyaşlarına, sıkıntılara veda ettiğimiz, romantik ve büyülü bir mevsim…

Sararan yapraklar ayaklarımıza dolandığında, içimiz biten yaz mevsiminin hüznü yerine başlayacak büyülü bir mevsimin coşkusuyla kıpırdansın. Bugüne değin bulamadıklarımızı bulacağımız, erteleyip yapamadıklarımızı hayata geçireceğimiz, albenili sürprizlere davetkâr bir mevsim…

Neden mi? Her şeye rağmen; tüm ekonomik güçlüklere, bozulan dengelere, dünyadaki karışıklıklara ve huzursuzluklara rağmen hayata direnmek için.

Neden mi? Güçlü olduğumuzun farkına varıp, kışa daha sağlam girebilmek için.

Neden mi? Önümüzde yaşayacağımız daha kaç sonbahar mevsimi olduğunu bilemediğimiz için.

Neden mi? Bu sonbahar mevsimine sağlıkla kavuşabildiğimiz için aslında ne denli şanslı olduğumuzun farkına vardığımız için. Bundan daha güzel bir gülümseme sebebi olabilir mi?

Üstelik her sonbaharda gülümsemek için özel sebepleri var hepimizin. Farkına varmasak da, değerini yine sonradan anlayacağımız yığınla sebep. Küçük ya da büyük, önemli ya da önemsiz… ama var ve inanın bana küçücük bir neden bile yeterli bu gülümsemeye katılmak için.

Kimimizin dünyalar kadar sevdiği çok özel insanlar bu mevsimde doğdular; kimimiz heyecanla beklediğimiz okullara bu aylarda başladık; kimimiz böylesi mevsimlerde hayat arkadaşımızla yollarımızı birleştirdik. Hepsi tebessüm etmeye yetecek kadar anlamlı. Evet belki de kimimiz yine bu aylarda yitirdik sevdiklerimizi; son kez gördük canımızdan çok sevdiklerimizi; heyecanla başlayan evliliğimiz soğuk bir mahkeme odasında son buldu belki de. Ama olsun. Hayat zalim olsa da bizler güçlüyüz… sanılanın aksine çok güçlüyüz. İçleri hüzünle dolu olsa da bunlar için de tebessüm etmeliyiz, bize yaşattırdıkları tüm güzel anıların hatırına. Hatta bence, bu çok daha kıymetli bir tebessüm olmalı diğerlerinin yanında.

Yıllar birbiri ardına geçerken hızla, yarışırcasına; sonbahar mevsimi geldiğinde içime hüzün damlacıkları düşerdi benim bugüne değin; nedenini tam olarak bilemediğim garip bir yalnızlık duygusu kaplardı etrafımı, ürperdim belli belirsiz. Yaz aylarını, sıcağı, güneşi, en çok da denizi sevdiğim için belki de. Ama bu sonbahar faklı düşünmek istiyorum. Çünkü bu mevsiminde heyecanla beklenecek yanları olduğunu biliyorum. Bulutlarla köşe kapmaca oynayıp arada bir içimizi ısıtan ve bizi gülümseten güneşin değerini daha iyi anlıyoruz bu aylarda. Tıpkı rengârenk çiçeklerin, yemyeşil ağaçların ve tüm yitirdiklerimizin değerini anladığımız gibi...

Düşünsenize her mevsim bir ilkbahar ya da yaz olsaydı hayatımız çok daha durağan ve tek düze olmaz mıydı sizce de? Oysaki konumumuz gereği öylesine cennet bir ülkede yaşıyoruz ki… her mevsimin, her ayın rengi, kokusu, bereketi bir başka. Neredeyse tüm dünyayı kıskandıracak kadar güzel bizim ülkemiz.

Düşünüyorum da aslında sonbahar; diğer mevsimlerin aksine, duygu ve düşüncelerimizde hata yapma oranının en az olduğu zamanlar. Öyle değil mi? Kışın yorgunluğunu ve stresini, ilkbaharın hercai koşuşturmalarını ve heyecanlı bekleyişlerini, yazın tatlı kaçamaklarını bir yana bırakıp daha dingin bir beden ve ruhla karşılıyor pek çoğumuz bu sonbaharı. Ne dersiniz? Hayatımızla ilgili bir takım kararlar veriyor, ideallerimize ilişkin yeni atılımlara güvenle başlıyor ve “kocaman bir merhaba” eşliğinde sonbaharın tadına doyulmaz ayları ile kucaklaşıyoruz.

Gülümseyelim, boş vermeden… inatla gülümseyelim ki sonbaharın geçip gidecek her ayında güzellikler bizleri bulsun. Bulsun ki kış ayları geldiğinde, içimiz gökyüzünden usul usul süzülen o bembeyaz kar taneleri kadar hafif olsun.

Her daim gülümseyeceğiniz nice güzel sonbaharlara…

Sevgiyle kalın.

Belgin ERYAVUZ
15.09.2009

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...