17 Mayıs 2024 Cuma

RASATTEPE’YE GÜNEŞ DOĞDU (3/3)


Aslanlı Yolun bu muhteşem zengin içeriğini içimize sindirdikten sonra beraberce Tören Alanına ulaşıyoruz.

Bu alanın boyutları 129 metreye 84,25 metre olarak önümüzde uzanır. Zemini özel olarak tasarlanan 373 kilim ve halı deseni ile muhteşem bir görsel güzellik sunar.

Tören alanı, TBMM ve Ankara Kalesi'nin kesiştiği noktada öyle ustalıkla yerleştirilir ki; TBMM yapısının mozoleye uzaklığı 1920 metredir. Böylece TBMM'nin kuruluş tarihi olan 1920'ye dikkat çekilir.

Bayrak Direği ve Kaidesi, 28 basamaklı tören alanına giriş merdivenlerinin ortasında yükselir. Tek parça olarak tam 33.54 metre yükseklikte olup, 4 metresi kaidenin altında yer alır. Kaidesinde meşale, kılıç, miğfer, meşe ve zeytin dalları kabartma olarak resmedilir.

Atatürk ve Türk Devrimi Kütüphanesi, Atamız, devrimleri ve milli mücadele konulu Türkçe ve yabancı pek çok kitabı bünyesinde saklamak amacıyla yapılır.

İsmet İnönü’nün Lahdi, 25 Aralık 1973 yılında aramızdan ayrılan Türkiye Cumhuriyet’inin İkinci Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’ye ait olarak tasarlanarak inşa edilir. Böylece Atamızın can yoldaşı ile yolları hiç ayrılmamış olur.

Anıtkabir Atatürk Müzesi’ne geldi sıra.

Misak-ı Milli ve İnkılâp kulelerinin arasında yer alan müzede; Atamızın kullandığı eşyalar, madalyaları, nişanları, kıyafetleri ve kendisine sunulan hediyeler sergilenir. Ayrıca manevi evlatlarından Afet İnan, Rukiye Erkin ve Sabiha Gökçen’in müzeye bağışladıkları Atatürk’e ait kişisel eşyalar da bulunur.

Sanat Galerisi’ne adımımızı attığımızda ise içimiz bir başka duygulanır. Cumhuriyet Kulesi ile Müdafaa-i Hukuk Kulesi’nin arasında bulunan galeri; Atatürk’ün özel kitaplığını sergilemek amacıyla düşünülür. Ayrıca sinevizyon bölümünün de bulunduğu galerinin duvarları, Atatürk’ü ziyarete gelen yabancı devlet adamlarının tasvir edildiği yağlı boya tablolarla süslüdür.


Şimdi sırada Anıtkabir’in en özel bölümü olan ve her dem içimizi titreten Mozole bölümü var.

Mozoleye 42 basamaklı merdivenle çıkılır.

Ortasında mermerden bir hitabet kürsüsü yer alır. Sol yanı Atatürk’ün Türk gençliğine hitabı, sağ yanı 10. Yıl Nutku ile bezeli kürsünün; tören meydanı cephesinde ise dairesel geometrik motifler ve Atatürk’ün ''Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir'' sözü bulunur. Metinlerin hepsi taş kabartma üzerine altın yaldızlarla işlenir.

Bronz kapılardan girilen Şeref Holü’ndeyiz şimdi.

Zemini Hatay ve Adana’dan, yan duvarları Bilecik ve Afyon’dan getirilen siyah, yeşil, kırmızı ve kaplan postu mermer ile kaplıdır. Yan duvarlarında ise 12 adet bronz meşale yer alır.

Şeref Holünün sağ tarafında Atatürk’ün 29 Ekim 1938 tarihli Türk ordusuna son mesajı, sol tarafında ise İsmet İnönü’nün Atatürk’ün vefatı üzerine 21 Kasım 1938 tarihli Türk milletine taziye mesajını okuyabiliriz.

Girişin karşısında, büyük pencerenin bulunduğu nişte; yaklaşık 40 ton ağırlığındaki tek parça kırmızı mermerden Atamızın sembolik lahidi yer alır. Lahit taşının yer aldığı bölüm beyaz Afyon mermeriyle kaplıdır.


Artık son noktada Mezar Odası’ndayız. Hislerin tavan yaptığı yine adeta nefeslerin tutulduğu bu yerde; Atamızın naaşı, doğrudan toprağa kazılmış bir mezarda saklıdır.

Sembolik lahit taşının tam altına denk gelen mezar odasının tasarımı son derece özel ve Atamıza layık şekilde düşünülür.

Sekizgen planlı mezar odasında Selçuklu ve Osmanlı mimari stilinden izler yer alır.

Zemini ve duvarları siyah, kırmızı ve beyaz mermerlerle kaplıdır.

Mezar odasının tam ortasında kıble yönünde kırmızı mermerden ibaret sanduka bulunur. Mermer sandukanın etrafını Anadolumuzun güzel şehirlerimizden ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nden gönderilen toprakların konulduğu pirinç vazolar süsler.

Anıtkabir yapılırken mimarisinden inşaatına kadar her adımında her bir detay son derece ince ve mükemmel olarak hesaplanır.

Özellikle her bir yapı taşının mimari özelliğine bakıldığında; sayıların nasıl büyük ustalıkla kullanıldığı ve dikkate alındığı insanı şaşırtırken gururlandırır. Çünkü her bir yükseklik, her bir sayı bize tarihin ve Atamızın bir başka özelliğini vurgular.

O nedenle Anıtkabir’i sadece gezmek değil; detaylarında kaybolurcasına adım adım içimize sindirmek gerek diye düşünüyorum.

Çünkü mimarisinden yapımına kadar, her bir aşamasına yüreklerini katarak emek verenler muhteşem bir iş başarmışlar. Ve Rasattepe’ye hiç batmayacak olan o güneşi yerleştirmişler.

Önlerinde saygıyla eğiliyorum.

Atamız nurlarda uyusun. Kalbimiz sonsuza dek onunla.

Sevgiyle kalın.

Belgin ERYAVUZ

19.11.2023

Kaynaklar: https://www.neredekal.com; https://www.bbc.com; https://www.milliyet.com.tr.

RASATTEPE’YE GÜNEŞ DOĞDU (2/3)

Şimdi her biri bir diğerinden özel olan kuleleri, taşıdıkları anlamları ile yakından tanıyalım.

İstiklal Kulesi, Aslanlı Yol’un hemen sağ başında yer alır. İç duvarlarına iki eliyle kılıç tutan ayakta bir genç ile kartal figürü; kabartma olarak işlenir.

Bu kulenin hemen önünde bizi yine özel olarak tasarlanan heykeller karşılar.

Kadın Heykel Grubu, yerel giysili üç kadından oluşur. Bereket sembolü başak dolu çelenk taşıyan iki kadından bir tanesi, ağladığı görülmesi diye eliyle yüzünü kapatırken; üçüncü kadın rahmet anlamında elini ileriye doğru uzatmış bir şekilde görülür.

Erkek Heykel Grubu ise yaşadıkları derin acıyı yüzlerinden okuduğumuz ağırbaşlı ve kuvvetli üç erkekten oluşur. Sağdaki miğfer ve kalın kıyafetiyle Türk askerini temsil eder. Hemen yanında elinde kitap tutan erkek, aydın Türk gençliğini yansıtır. Yerel giysiler içindeki üçüncü erkek ise bizlere Türk köylüsünü hatırlatır.

Hürriyet Kulesi, Aslanlı Yol’un sol başında yer alır. Duvarında kabartma melek figürü yanında şaha kalkmış bir at tasviri bulunur. Ayrıca kule duvarlarında Atatürk’ün özgürlük le ilgili sözlerine yer verilir.

Mehmetçik Kulesi, cepheye gitmek için evinden ayrılırken eli oğlunun omuzunda duran, gururlu Türk annesini ve Mehmetçiğini tasviren kabartma olarak yapılır. Ayrıca duvarına Atamızın Türk kadınları ve Mehmetçik hakkındaki sözlerine yer verilir.

Zafer Kulesi içinde Atamızın naaşını İstanbul Dolmabahçe Sarayı’ndan alıp Sarayburnu’nda donanmaya teslim eden top arabası bulunur. Duvarlarında Atatürk’e ait en önemli üç zaferin tarihleri ve zaferle ilgili sözlerine yer verilir.

Barış Kulesi’nin içinde Atamızın 1935 – 1938 yıllarında kullandığı Lincoln marka tören ve makam otomobilleri sergilenir. Duvar kabartmasında ise çiftçilikle uğraşan köylüler ve onları korumak için kılıcını uzatan bir askerin tasviri yer alır.

23 Nisan Kulesi, 23 Nisan 1920’de açılan Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni temsil eder. Üzerinde günün tarihi yazılı belgeyi tutan bir kadın, diğer eliyle de meclisin açılışını temsilen bir anahtarla kabartma olarak resmedilir. Aynı zamanda kule içinde Atamızın 1936 – 1938 yıllarında kullandığı Cadillac marka özel otomobili sergilenir.

Misak-ı Milli Kulesi, Atatürk Müzesi’nin girişinde yer alır. Bir kılıç kabzasının üzerindeki dört elle kabartma olarak yapılır.  Ulus olarak birbirimize kenetlenmemizi sembolize eder. Ayrıca duvarlarındaki panolarda Anıtkabir’deki önemli törenlere ait fotoğraflar sergilenir.

İnkılâp Kulesi bambaşka bir görsel şölen için düşünülür. Çünkü burada Atamızın kıyafetleri sergilenir. Her biri bir diğerinden değerli olan bu kıyafetlerin hemen yanında; Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen’in yaptığı, Atatürk’ün gerçek boyutlarındaki balmumu heykeli yer alır. Duvarlarını ise Atamızın inkılap ile ilgili sözleri süsler.

Cumhuriyet Kulesi, Sanat Galerisi’nin girişinde bulunur. Duvarlarını Atatürk’ün Cumhuriyet hakkındaki sözleri zenginleştirirken; kule içinde Manastır Askeri İdadisi, Sivas ve Erzurum Kongre binaları ile 1. TBMM binasının maketleri ve dönemin fotoğrafları yer alır.

Müdafaa-i Hukuk Kulesi, müdafaa-i hukuku temsilen; bir elinde kılıç tutan, diğer eliyle sınırları geçen düşmana geçit vermeyen bir erkek figürü kabartma olarak işlenir. Ayrıca kule içinde Harbiye Mektebi’nin maketi yer alır. Buna ek olarak kulede Atatürk ve Milli Mücadele temalı sergiler düzenlenir. (devamı 3/3’ te)

Sevgiyle kalın.

Belgin ERYAVUZ

19.11.2023

RASATTEPE’YE GÜNEŞ DOĞDU (1/3)


Tarihler 10 Kasım 1953 yılını gösterdiğinde Ankara’nın en güzel tepesi Rasattepe’ye adeta güneş doğar.

Çünkü Atamız artık kendisi için hazırlanan o özel yerde ANITKABİR’de huzur içinde uyumaktadır.

Aslında sembolik olarak da; Rasattepe’yi bir ucu Dikmen’de, öbür ucu ise Etlik’te olan bir hilale, Ankara’yı ise yekpare olarak o hilalin gövdesine benzettirsek; Atatürk’ümüz başkentinin kucağındadır.

O günden itibaren, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk dünyanın pek çok yabancı lideri, siyasetçisi ve dönemin yerli siyasetçileri tarafından ziyaret edilir. Ancak halkının geçen yıllar içinde giderek artan sevgi, saygı ve özlem dolu ziyaretleri tartışmasız hepsinin üstündedir.

Küçük, büyük, genç, yaşlı herkes Atasının huzuruna çıkmanın heyecanını ve haklı gururunu, her dem yüreğindeki sıcacık sevgisi ile hisseder.

Böyle bir durum dünyada sadece tek bir lidere nasip olmuştur.

Bizim Atatürk’ümüze.

İşte bu yüzden, her yıl artan ve rekor kıran ziyaretçisi ile Anıtkabir’i yakından tanımamız, özelliklerini hatırlamamız gerektiğini düşünüyorum.

İşte karşınızda bilinmeyen özellikleri ile Ankara’nın en özel ve değerli sembol yeri.

Anıtkabir.

Geçmişimiz, Cumhuriyet’imiz ve geleceğimiz ile harmanlanan bu anıtsal yapının detayları; mimarisinden, kullanılan malzemesine, tasarımından hayata geçirilişine kadar her adımında adeta ölümsüzlüğü yansıtır.

Prof. Emin Onat ve Doç. Orhan Arda’ya ait proje, yarışmayla belirlendikten sonra; 9 Ekim 1944 tarihinde inşaata başlanır. Toplam 9 yıl süren inşaat dört aşamada tamamlanır.


Anıtkabir; 750.000 metrekarelik geniş bir alan üzerinde, Barış Parkı ve Anıt Bloku olarak iki kısma ayrılır.

·     Barış Parkı, Atatürk’ümüzün ''Yurtta sulh, cihanda sulh'' sözünü baz alarak tasarlanır. Bu bağlamda alan; 24 ülkeden getirilen, 104 farklı türden yaklaşık 49.000’e yakın süs ağacı ve bitkisi ile bezenir.

·      Anıt Bloku ise kendi içinde üç bölümden oluşur. Aslanlı Yol, Tören Alanı ve Mozole.

Bunlardan ilki olan Aslanlı Yol 262 metre uzunluğunda, sağlı sollu 24 Oğuz boyunu temsilen, 24 aslan heykelinin eşlik ettiği özel bir yol olarak tasarlanır.

Zemini, beş santimetre çim aralıklar bırakılarak asimetrik traverten taşlarla döşenir. Amacının gelenlerin takılıp düşmemek adına yere bakmasını, Atanın huzuruna çıkarken saygı ile başını öne eğmesini sağlamak olduğunu açıklar Proje sahibi Orhan Arda. Ayrıca ziyaretçileri sükunete davet etmek için, yolun her iki tarafına sık aralıklarla ardıç ağaçları dikilir.

Aslanlı yolun görkemi, uzunluğu boyunca simetrik yerleştirilen ve her biri özel olarak tasarlanan 10 adet kule ile daha da artırılır. Sırasıyla Hürriyet kulesi, İstiklal kulesi, Mehmetçik kulesi, Zafer kulesi, Müdafaa-i Hukuk kulesi, Cumhuriyet kulesi, Barış kulesi, 23 Nisan kulesi, Misak-ı Milli kulesi ve İnkılâp kulesi olarak Aslanlı yolda her biri adeta parıldar.

Çatıları piramit şeklinde olan kulelerde, eski Türk çadırlarında görülen tunç mızrak ucu motiflerine de yer verilir. (devamı 2/3’ de)

Sevgiyle kalın.

Belgin ERYAVUZ

19.11.2023

2 Mayıs 2024 Perşembe

HASTANEDEKİ NAL SESLERİ (2/2)

Peyo palyatif bölümdeki koridorlarda dolaşırken; hangi odaya ve hastaya gideceğini özgürce seçer.

Ardından hastayla aralarında sevgi dolu bir iletişim kurulmaya başlanır. Onun odadaki varlığı, yeri gelip ufacık dokunuşları ve nefesi hastalara adeta pozitif enerji pompalar.

Bu sayede moral kazanan hastaların ağır ilaç dozlarının yanında ölüm korkularının da azalmaya başladığı dikkati çeker.

Bir anlamda Peyo, o hastaların son yolculuklarını huzur içinde yapmalarına olanak sağlar.

Bu nedenle sadece hastalar tarafından değil, o bölümün tüm doktor ve hemşireleri tarafından da sevilir.

Bir zamanlar farklı yarışlarda koşmuş olsa da onun dünya çapında tanınması; işte bu çok farklı bir özelliği sayesinde olur.

Peyo, her gün Calais hastanesinde ciddi kanser teşhisi ile yatan ve son demlerini yaşayan mutsuz hastaları rahatlatmak için oraya gider.

Seçtiği odadaki hastanın son nefesini verene onun yanında kalan Peyo’nun; hastanın yaşadığı acı dolu anları, korku ve endişeleri pozitif enerjisi ve şefkati ile azalttığına pek çok kişi tanıklık eder.

Hatta hastanede son günlerini yaşamakta olan 24 yaşındaki kanser hastası bir anne, oğlunu kucaklayıp koklarken; burnu yardımıyla dokunarak destek vermeye çalıştığı anda; Fransız fotoğrafçı Jeremy Lempin tarafından çekilen fotoğraf Peyo’nun dünya çapında tanınmasını sağlar.

Çünkü bu fotoğraf Dünya Basın Fotoğrafı yarışmasına aday olarak gösterilir.  

Şu sıralarda Peyo ve eğitmeni Bouchakour; terapiye adanmış bir kuruluş olan Les Sabots du Coeur’de; acı çeken, kaygı dolu insanları rahatlatma yeteneğini araştıran bilim insanlarıyla beraber çalışıyor.

2016 yılından bu yana, yaklaşık 1.000 hasta ve onların yakınları; hastanedeki zor ve acılı zamanlarını; huzurla geçirmelerini sağlayan ve birbirlerinden hiç ayrılmayan bu ikiliyi çok sevdiklerini söylüyor.

Hayat böyle bir şey.

Acı tatlı dokunuşlarla geçen ömürler ve ardında bıraktığı hoş izler.

Sevgiyle kalın.

Belgin ERYAVUZ

03.03.2024

Kaynaklar: https://www.hollandapostasi.com;  https://www.instagram.com; https://t24.com.tr.

HASTANEDEKİ NAL SESLERİ (1/2)

Calais, Fransa'nın kuzeyinde bir deniz limanı ve sanayi merkezi.

Bu kentte adını kentten alan bir hastane var.

Calais hastanesi.

Bu hastaneyi ilginç yapan ise hastane koridorlarında zaman zaman duyulan nal sesleri.

Evet yanlış okumadınız nal sesleri.

Bu ses Peyo isimli sevimli bir ata ait.

Peki bir atın hastanede ne işi var dersiniz?

İşte buradan sonra okuyacaklarınız yüreğinizi sıcacık yapan türden, inanın bana.

Peyo 15 yaşında bir aygır.

Hisleri çok kuvvetli.

Bakıcısı ve eğitmeni Hassen Bouchakour.

Bu ikilinin bir araya gelmesi de hayli ilginç.

Hassen Bouchakour, beyaz bir gösteri atı aramaya başlar. Ne yazık ki tam istediği gibi bir at bulamaz, ancak farklı bir at dikkatini çeker.

Neden olmasın diyerek Peyo ile ilgilenmeye başlar.

Gelin görün ki aksi, huysuz, gergin ve kıskanç bir at olan Peyo ile bir türlü anlaşamaz.

Tam pes edecekken sorunun kendisinden kaynaklandığını anlar. Günler geçtikçe ona nasıl davranması gerektiğini çözer. Böylece birbirlerine sıkıca kenetlenirler.

Beraber pek çok yarışmaya ve müzikal gösteriye katılırlar.

Aradan geçen yıllar içinde eğitmeni, Peyo’daki farklı özellikleri keşfeder. Örneğin Peyo sevilmekten ve kendisine dokunulmasından hoşlanmaz. Sadece kendisinin seçtiği kişilerin yanına gidip onların dokunmasına izin verir. Üstelik seçtiği kişiler de moralsiz, ruhen çöküntü yaşayanlar hatta ölümcül hastalığa yakalananlardır.

Bu duruma hayli şaşıran eğitmen, atını daha iyi anlayabilmek adına bilim insanlarından yardım ister.

Bu amaçla Peyo’ya tam 4 yıl boyunca çeşitli testler yapılır.

Sonunda Peyo’nun otistik bir at olduğu ortaya çıkar. Üstelik diğer atlara göre benzersiz bir beyin yapısına sahiptir.

İç güdüleri sayesinde tanıdığı kanser hastalarıyla empati kurması da onun benzersizliğini kanıtlar niteliktedir.

Böylece Peyo’nun hastane serüveni başlar.

Hastane koridorlarında neler mi olur? (devamı 2/2’de)

Sevgiyle kalın.

Belgin ERYAVUZ

03.03.2024

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...